Sebze Ağırlıklı Catering Hizmeti Karbon Salımını Önemli Ölçüde Düşürüyor

Tüketim alışkanlıklarımız, bir çoğumuz hala farkında olmasak dahi bugün karşı karşıya olduğumuz iklim krizi ile doğrudan ilişkili. Temel ihtiyacımız olan besinlerin karbon ayak izine katkısı tahminimizden daha da büyük. Bu besinler arasında en büyük etkiyi yaratan; hayvansal gıdalar, yani et ve süt ürünleri.

Tıklayın: İklim Krizi Nedir?

Biyolojik Çeşitlilik Merkezi’nin yayınlamış olduğu, Catering Hizmetlerinin İklime Etkileri isimli rapora göre; konferanslarda, şirket toplantılarında ve partilerde sunulan etin, sebze bazlı menü teklifleriyle değiştirilmesinin bu etkinliklerin çevreye olan etkisini büyük ölçüde azaltabileceği tespit edildi.

Et ve süt ürünleri üretimi, gezegenin mevcut iklim krizinde büyük rol oynayan sera gazı emisyonlarının yaklaşık yüzde 15’ine katkıda bulunuyor.

Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) et tüketiminin azaltılmasının, ülkelerin emisyonlar konusundaki iklim hedeflerine ulaşmalarına yardımcı olabileceği konusunda uyardı.

Araştırma sonuçları su tüketimi konusunda da dikkat uyandıracak ölçüde büyük rakamlara değiniyor. Sadece ABD’de tüketilen suyun yarısı, et üretiminde kullanılıyor.

Bu nedenle sanal su ve su ayak izi kavramlarını bilmek ve tüketim tercihlerini de buna göre belirlemek oldukça değerli.

Tıklayın: Sanal Su Nedir? Globalde ve Türkiye’de Sanal Su Durumu

Tarım arazilerinin yüzde 80’inin hayvan yetiştirmek ve hayvan yemi üretmek için ayrıldığını biliyor muydunuz? Sonuç olarak, mevcut tarımsal, çevresel ve gıda üretimi uygulamalarını geliştirmek için hayati bir ihtiyaç bulunuyor. Bu veriler ışığında catering sektörüne odaklanmak da gelişimin bir parçası niteliğinde.

ABD’de geçtiğimiz yıl, catering hizmetleri ile sağlanan gelirin yaklaşık 11 milyar dolar olduğu belirtiliyor. Bununla birlikte son üç yılda sanayideki büyüme de yıllık yüzde 10 civarlarında. Buna paralel olarak catering sektörünü et ağırlıklı menülerden sebze ağırlıklı menülere dönüştürmek emisyon miktarlarında göze çarpan bir farkın olması sonucunu doğuracaktır.

Biyolojik Çeşitlilik Merkezi’nin gıda kampanyaları yöneticisi Jennifer Molidor, “Tatil partilerinde ve konferanslarda et ağırlıklı menülerden kaçınmak gezegenimiz için şaşırtıcı derecede büyük bir fark yaratabilir. Düşük karbonlu, sebze ağırlıklı seçeneklere odaklanan dünya dostu catering ile vahşi yaşam habitatlarını koruyabilir ve iklim krizinden kaçınma yolunda büyük bir adım atabiliriz.” diyor.

Sebze Bazlı Catering’in Çevresel Etkisi

Sebze bazlı catering yapılarak, 500 kişilik bir etkinlik karbon ayak izini, 10 ton daha az sera gazı emisyonu ile minimize edebilir.

Bu miktar, bir arabanın 22,000 mil yol kat ettiğinde yaydığı karbon salımı miktarına eşdeğer. Aynı zamanda gıda işleme ve sulamada kullanılan 100.000 galon suyu ve hayvancılıkta kullanılan 5 dönümlük yaşam alanını koruyarak ve 17 ton gübre kirliliğini önlüyor.

Molidor, “Sebze bazlı, düşük karbonlu menülere olan kamu talebi hızla artıyor. “Süt alımını bitki bazlı süt ve peynirlerle değiştirmek gibi satın almadaki küçük değişiklikler bile tedarikçilere ve müşterilerine önemli faydalar sağlayabilir. Etkinlik ve catering endüstrisi bitki bazlı menüleri ile hizmet vermeye başladığında çevresel açıdan büyük bir başarıya imza atılmış olacak.” diyor.

Yazar Hakkında

Pınar Özurgancı Eşkin

Çevre Mühendisi, doğa aşığı, Ekolojist.net kurucusu.