İsviçreli Climeworks şirketi, İzlanda’da yer alan ve “Mammoth” adı verilen dünyanın en büyük karbon yakalama tesisini faaliyete geçirdi. Bu tesis, atmosferden karbondioksit (CO2) emerek, sera gazlarını azaltma ve iklim değişikliğiyle mücadele etme hedefinde büyük bir adım olarak görülüyor. Mammoth, yılda 36.000 ton CO2 yakalama kapasitesine sahip ve bu işlem tamamen yenilenebilir jeotermal enerji kullanılarak gerçekleştiriliyor. Yani, tesisin operasyonları çevreye ek bir karbon yükü getirmiyor.
Mammoth tesisinin çalışma prensibi oldukça yenilikçi. Atmosferden çekilen karbon, yeraltında derinliklere hapsediliyor ve böylece atmosferdeki karbon miktarı kalıcı olarak azaltılmış oluyor. Bu teknoloji, teorik olarak, insan faaliyetleri sonucunda atmosfere salınan karbonun geri alınmasını sağlayarak, sera gazı etkisini dengeleyebilir.
Ancak bu süreç, maliyet açısından bazı zorluklar barındırıyor. Şu anda, bir ton karbonu yakalamak yaklaşık 1000 dolara mal oluyor. Bu da teknolojinin geniş çapta uygulanabilirliğini kısıtlayan önemli bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. Yine de, karbon yakalama ve depolama teknolojileri üzerindeki çalışmalar, maliyetleri düşürmek ve verimliliği artırmak amacıyla devam ediyor.
Eleştirmenler, bu tür teknolojilerin iklim değişikliğiyle mücadelede tek başına yeterli olup olmadığını sorguluyor. Çoğu uzman, karbon yakalama tesislerinin yanı sıra fosil yakıt kullanımının azaltılması ve yenilenebilir enerji kaynaklarına geçişin hızlandırılması gerektiğini vurguluyor. Tüm bu teknolojilerin entegre bir şekilde kullanılması, iklim krizine karşı daha etkili çözümler sunabilir.
Özetle, Climeworks’ün Mammoth tesisi, karbon yakalama teknolojilerinin geleceği için önemli bir dönüm noktası. Ancak, maliyet ve kapsam gibi faktörlerin ele alınması, bu teknolojilerin iklim değişikliğiyle mücadelede daha yaygın ve etkili bir şekilde kullanılabilmesi için kritik öneme sahip.
Kaynak: Futurism