Bilim insanları ozon tabakasındaki incelmenin azalmaya başladığına dair ilk net kanıtlara ulaştıklarını açıkladı.
Bundan tam 30 yıl önce, 1987 yılında imzalanan Montreal protokolüyle, ozon tabakasının zarar görmesine yol açan CFC (kloroflorokarbon) ve HCFC (hidrokloroflorokarbon) gazlarının kullanımına yönelik katı önlemler getirilmişti. Jeofizik araştırmacılarının yaptığı çalışmalar, anlaşmanın belirtilen hedefe ulaşmanın ötesinde ABD’deki iklim değişikliği ile mücadelede en etkili araçlardan biri olduğunu gösteriyor.
Union of Concerned Scientists’te İklim Politikaları Müdürü olan aynı zamanda iklim ve enerji programının önde gelen ekonomistlerinden Rachel Cleetus, “Ozon tabakasını yok eden gazlar, aynı zamanda küresel ısınmaya yol açıyordu. Bu nedenle Montreal Protokolü’nün, hem ozon tabakasına zarar vermesini sınırlayıcı hem de iklim değişikliğini kısıtlayıcı iki yönlü etkisi oldu” dedi.
Ozon Tabakası Deliği Neden Antartika’da Oluşuyor?
Deliğin özellikle Antarktika üzerinde oluşmasının nedeni, kutup bölgelerinde oluşan stratosferik bulutların (PSC) kimyasal tepkimelerin oluşması için uygun bir zemin hazırlamasından kaynaklanıyor. Ozon tabakasındaki incelme, hava sıcaklığının çok düşük olduğu aynı zamanda güneş ışınlarının bulunduğu ortamda ortaya çıkıyor. Bu nedenle ozon deliğinin büyüklüğü Antarktika’da kış aylarında değil, ilkbaharda en büyük boyutlara ulaşıyor.
Antarktika ile benzer koşullara sahip olmasına rağmen, Kuzey Kutup Bölgesi’nde ozon delinmesi meydana gelmez. Bunun nedeni ise kutup bölgelerinde stratosferik bulutların oluşabilmesi için hava sıcaklığının -78 santigrat derecenin altına düşmesi gerektiği ve Kuzey Kutbunda bu değere çok ulaşılamaması. Antarktika’da ise günlük en düşük ortalama sıcaklık -90 santigrat dereceye kadar düşebiliyor.
Ozon Tabakasındaki Delik Küçülüyor
2015 yılının Eylül ayında yapılan ölçümlerde, ozon tabakasındaki deliğin 2000’dekine kıyasla 4 milyon kilometrekare küçüldüğü kaydedildi.
Bu alanı, 3.287 milyon kilometrekare olan Hindistan’ın yüzölçümüne yakın olarak ifade edebiliriz.
Delikteki küçülmenin hemen hemen yarısının, ozon tabakası tahribatına yol açan kimyasalların kullanımının aşamalı olarak azaltılması sayesinde gerçekleştiği düşünülüyor.
1986 yılında ABD’li bilim insanı Susan Solomon, kloroflorokarbon (CFC) gazlarının ozon tabakasına zarar verdiğini kanıtlamıştı. Bu gazlar saç spreyleri,klimalar ve buzdolapları gibi pek çok alanda kullanılıyor.
Montreal Protokolü ile birlikte, 2000’li yıllardan itibaren bu gazların üretimi ciddi şekilde düştü. CFC gazlarının atmosferdeki ömrünün 50-100 yıl olduğu tahmin ediliyor. Stratosferde bulunan CFClerin zaman içinde tamamen yok olmasıyla, ozon tabakasındaki deliğin daha da küçülmesi öngörülüyor.
Montreal Protokolünün başarısı, hükümetlerin birlikte çalışıp harekete geçmesi durumunda neler yapılabileceğinin umut verici bir hatırlatıcısı olarak görülüyor.
https://youtu.be/16crK7hDM4Y
Düşüncelerinizi Paylaşın