Giyim Sektörünün Görünmeyen Yüzü
1989 yılında bir giyim markası misyonunu tanımlamak amacıyla ilk kez “Fast Fashion” terimini kullanmış ve bu terimi “Bir giysinin tasarımcısının zihninden, mağazalara taşınmasının 15 gün sürmesi” olarak açıklamıştır. Kısacası “Fast Fashion” yani “Hızlı Moda” giyim ve moda sektöründeki seri üretim ve tüketim eğilimine verilen ad ve kendini sürekli yenileyen bir tür kullan-at moda akımı olup, aynı zamanda daha çok ürünü daha ucuza satmak demektir.
Bu hız, tekstil endüstrisinin petrol endüstrisinden sonra dünyayı en çok kirleten ikinci sektörün olmasının sebebidir. İstatistiklere göre hızlı moda sektörü küresel atık suyunun 20%’sinden ve küresel karbon emisyonlarının yüzde 10%’unundan sorumludur. Son 15 yıla baktığımızda ise kıyafet alımının %60 artış gösterdiği görülmektedir.
Küresel giyim pazarının bu oranda büyümesini etkileyen önemli faktörlerin başında artan nüfus, hızlı kentleşme ve küresel ekonomik güç tabanındaki kayma gelmektedir.
Peki pantolonunuzu kimin diktiğini, hangi ülkede ve nasıl üretildiğini hiç düşündünüz mü? Alışveriş mağazalarında gördüğünüz kıyafetler vitrinlere gelmeden önce birçok aşamadan geçerler. Tekstil ham maddelerini kıyafet haline gelene kadar uzun bir yolculuk bekler. O zaman gelin hep beraber giyim sektörünün dünya üzerindeki etkisini daha iyi anlayabilmek için bir kıyafetin hayat döngüsüne bakalım.
1. Ham Madde
Kumaş üretiminde pamuk, keten, yün, polyester vb. ham maddeler kullanılır ve her birinin ekolojik parmak izi farklıdır.
a. Pamuk:
Pamuk yetiştirmenin çevreye ciddi zararlı etkileri ve beraberinde getirdiği olumsuz sonuçlar bulunmaktadır. Pamuk tarımı için çok fazla suya gereksinim duyulması bu etkilerinden bir tanesidir. Bazı uzmanlar tarafından pamuğun tüm tarımsal ürünler arasında en büyük su kullanıcısı olduğu iddia edilmektedir.
Bir kilogram pamuk için gerekli olan su miktarı 20.000 litredir. Bu miktar aynı zamanda tek bir tişört ve bir kot pantolon üretiminde kullanılan suya eşdeğerdir.
Ayrıca, pamuk tarımında kullanılan bitkilerin, güveler ve küflere karşı dayanıklı olmasını ve hızlı büyümelerini sağlayan pestisitler ekolojik dengeyi tehdit eden kimyasal maddelerdir. Pestisit kullanımı su, toprak ya da hava yoluyla tarım alanlarında çalışanların ve çevresindeki insanların sağlığını tehdit etmektedir.
b. Polyester:
Kumaş üretiminde kullanılan bir diğer madde olan polyester doğal değildir. Ham maddesi petrol bazlı olan bir sentetik polimerdir ve bir tür plastiktir. Petrol endüstrisi atmosfere büyük oranlarda karbondioksit salan bir sektör olduğundan polyester kıyafetlerin karbon ayak izleri oldukça fazladır.
Çoğumuzun bilmediği bir başka husus ise polyester kumaşlı kıyafetler, çamaşır makinesinde yıkandığında plastik mikro elyaflar dökmekte olduğudur. Çok ufak oldukları için filtrelenemeyen mikrofiberler biyolojik olarak çözünemediklerinden suya karışarak deniz hayatını büyük bir oranda tehdit ederler. Balıklara yem olan bu mikrofiberler, son tahlilde balık tüketimi yoluyla insanların sağlığı için de tehlike oluşturmaktadır.
2. Ham Maddelerin İşlenmesi
Civa, krom, kurşun, vb. toksik maddeler tekstil fabrikalarında yıkama, boyama aşamalarında kullanıldıktan sonra genellikle doğaya karışırlar. Örneğin tekstil işleme sektörünün etken maddesi olan Nonilfenol Etoksilatlar (NPE) sağlığımız için oldukça zararlıdır. Bu madde yanıklara neden olur ve doğurganlığı engeller. Avrupa’da da bazı toksik maddelerin kullanılmasına kısıtlamalar ve yasaklamalar getirilmiştir.
Bu kapsamda, 1 Haziran 2007 tarihinde Avrupa Birliği tarafından toksik maddelerin insan sağlığı ve çevreye yol açtığı riskleri kontrol altına almak üzere REACH Tüzüğü (İzin Uygulaması) yürürlüğe konmuştur. Ancak fabrika ve üretim tesislerinin çoğunlukta olduğu gelişmekte olan ülkelerde bu tip kısıtlamalara ilişkin yeterli düzenleme bulunmamakta ve halihazırda yürürlükte olan düzenlemelere de uyulmadığı görülmektedir.
a. Nakliye
Giyim eşyalarımızın yolculuğunun çevre üzerindeki etkilerini anlayabilmek için bir pantolonu örnek alabiliriz. Pamuk ipliğinden dokunan pantolonun ham maddesi olan pamuk, Özbekistan’da yetiştirilip Hindistan’da işlenmekte; sonrasında Fas’ta fabrikada boyanıp son durak olan Fransa’da satılmaktadır.
Çiftlikten mağazaya olan yolculuğunda 65.000 km’ye yakın yol kat etmektedir. Bu mesafe yarım dünya turuna eşittir.
Ellen Mac Arthur Vakfının raporuna (A-New-Textiles-Economy Full-Report) göre tüm bu sürecin (üretim ve nakliye aşamalarının toplamı) toplam sera gazı emisyonu yılda 1,2 milyar tondur. Bu miktar tüm uluslararası uçuşların ve deniz nakliyatının toplamının ortaya çıkardığı sera gazı salınımından fazladır.
b. Geri Dönüşüm
Ortalama bir tüketici yılda 31,75 kilogram giyim eşyası atmaktadır, bu da küresel olarak her yıl 13 milyon ton tekstil atığı üretmemize neden olur. Atılan bu tekstil ürünlerinin %80’i çöplüklere gitmekte veya yakılmakta, %20’si ise yeniden kullanılmakta veya geri dönüştürülmektedir.
Atılan giysiler 200 yıldan fazla çöplüklerde kalabilir ve bu süre zarfında ayrışarak karbondan daha tehlikeli bir sera gazı olan metanı yayabilmektedirler.
Tekstil atıkları için bir diğer seçenek olan geri dönüşüm ve yeniden kullanım pek çok ülkede çeşitli projelerin yapıldığı iki alandır. Bu tip projeler Türkiye’de çoğunlukla, sivil toplum kuruluşları ve belediyeler tarafından yürütülmektedir ve ölçek ulusal değil yerel düzeydedir.
Yapılan çalışmalardan biri sokak ve caddelerin bazı noktalarına tekstil atığı toplama kutularının yerleştirilmesidir. Geri dönüşüme veya toplama kutularına atılan tekstil ürünleri yeniden kullanılmakta ya da rejenere elyaf üreten prosese tabi tutulmaktadırlar.
Daha yolun başında olduğumuz için tekstil geri dönüşüm yöntemlerinin ülkemizde bütünsel olarak değerlendirilmesi ihtiyacı bulunmakla beraber çevre duyarlılığı bilincinin de geliştirilmesi büyük önem taşımaktadır.
Tüketici olarak bizlere düşen görev bilinçlenmektir. Bilinçli bir tüketici olmak için:
- Tüketim alışkanlıklarımızı değiştirmeliyiz. Herhangi bir şey satın almadan önce o ürüne gerçekten ihtiyacımızın olup olmadığını düşünmeye başlamalıyız.
- Gereksiz harcamalardan kaçınarak az ama kaliteli alışveriş yapmalıyız. Böylece aldığımız ürünü yıllarca kullanabiliriz.
- Ürün etiketlerine dikkat etmeliyiz. Ürünün hangi maddelerden ve nerede yapıldığını bilmeliyiz. Bununla birlikte ilk tercihimiz her zaman ekolojik ve organik ürünler olmalıdır.
- Giysilerimize ikinci bir şansı tanımak için giymediğimiz kıyafetleri vakıflara ve/veya derneklere bağışlamalıyız.
Son olarak ise yavaşlamayı öğrenmeli ve hayattaki küçük şeyleri takdir etmeliyiz. David Attenborough’un da dediği gibi “Doğaya karşı değil, doğayla birlikte hareket etmeliyiz!”
Kaynakça:
- https://oureverydaylife.com/how-much-of-the-worlds-clothing-is-made-from-cotton-9749638.html
- https://cdn.greenpeace.fr/site/upload…
- https://www.worldwildlife.org/industries/cotton
- https://www.youtube.com/watch?v=3DdU7c66E9g
- https://www.milliyet.com.tr/hizli-moda-tuketiminin-dogaya-olan-maliyeti-nedir–molatik-1124/
- https://www.lemonde.fr/planete/video/2018/12/13/pourquoi-s-habiller-pollue-la-planete_5396969_3244.html#:~:text=De%20la%20fabrication%20des%20mati%C3%A8res,parfois%20ceux%20qui%20les%20portent.
- http://www.iib.org.tr/tr/diger-duyurular-reach-tuzugu-izne-tabi-maddeler-listesinde-guncelleme.html
- https://tr.wikipedia.org/wiki/REACH
- https://www.businessinsider.com/fast-fashion-environmental-impact-pollution-emissions-waste-water-2019-10
- https://www.cbsnews.com/news/earth-day-2019-fashion-industrys-carbon-impact-is-bigger-than-airline-industrys/#:~:text=Total%20greenhouse%20gas%20emissions%20related,to%20the%20Ellen%20MacArthur%20Foundation.
- https://remake.world/stories/news/are-our-clothes-doomed-for-the-landfill/
- https://www.triplepundit.com/story/2016/quenching-cottons-thirst-reducing-use-water-cotton-lifecycle/57196
- https://www.escarus.com/tekstil-sektorunde-atik-yonetimi