Dünyayı büyük bir hızla kirleten insanoğlu, uzayı da çöplüğe çevirmiş durumda. Uzay enkazı olarak adlandırılan bu kirlilik, insanlar tarafından Dünya’nın çevresindeki yörüngede yaratılan ancak artık herhangi bir yararlı amaca hizmet etmeyen nesnelerden oluşuyor.
Bu nesneler, işlevlerini yitirmiş uyduların ve roket parçalarının çarpışma ve patlamaları ile oluşan parçacıkları içeriyor. Yörüngemizde çapı 1 cm’den büyük olan 750 bin, çapı 1 mm’den büyük olan ise 166 milyon adet cisim her an dolanıyor.
En küçüğü saatte 34 bin 500 kilometre hızla hareket eden bu cisimler, aktif olan uydular ve diğer uzay araçları için büyük risk teşkil ediyor. Hatta nadir de olsa uzay enkazları yeryüzüne düşebiliyor.
Bu nedenle sadece dünyamız için değil, uzay için de endişelenmemiz gerektiği çok açık. Uzay enkazının temizlenmesi üzerine araştırmalar yapan Japonya’yı Çin bilim insanları takip ediyor.
Çin’de altı bilim insanından oluşan bir ekip, bilim kurgu filmi tadında bir çözüm üzerinde çalışıyor. Proje, uzay enkazının lazerler aracılığı ile vurulmasını kapsıyor. Peki uzay bazlı bir lazer gezegenimizin yörüngesinde gezinen on binlerce parçanın temizlenmesine gerçekten yardımcı olabilir mi?
Hava Kuvvetleri Mühendisliği Üniversitesi ve Çin Elektronik Ekipman Sistem Mühendisliği Şirketi araştırmacıları, “Optik” dergisinde, uzay çöpleriyle mücadelede uzay tabanlı lazerler konulu bir makale yayınladı.
Yayınlanan makalede, “uzay bazlı lazer istasyonunun yörünge unsurlarının etkilerini” keşfetmek için sayısal simülasyon kullanıldığı belirtiliyor. Uyduya monte edilecek bir lazer, kızılötesi ışınlar ile tespit edilen parçaları, saniyede 20 patlama yaratarak birkaç dakika içinde daha küçük ve tehlikesiz boyutlara indirgeyecek.
Lazer Teknolojisi, Dünya’yı Tehdit Eden Bir Unsur Olabilir
Ancak dünyanın geri kalanı, uzaya lazerler yerleştiren bir ülkeyi kabul eder mi? Rus Bilimler Akademisi Genel Fizik Enstitüsü’nden fizikçi Victor Apollonov, bu tür teknolojilerin askeri kullanımlara olanak sağlayabileceği ve “bu sebeple tartışılır olduğunu belirtti.
2000’lerin başından beri tartışılan bu konu için dünya çapında bir uzlaşma sağlanmalı gibi görünüyor.
Düşüncelerinizi Paylaşın