Yaşadığımız gezegenin ömrünü günden güne azalttığımız gerçeği yüzümüze tokat gibi çarpılınca insanlık olarak yas tutmanın gereksiz olduğunu fark etmemiz de uzun sürmedi. Bilim adamları, devletler, şirketler ve sivil toplum kuruluşları bu konuda neler yapabiliriz sorusuna yıllar süren ve hala devam eden cevap arayışlarında sürdürülebilirlik kavramını bir çözüm yolu olarak insanlığa armağan ettiler. Sürdürülebilirlik için neler yapılabilir diye de hem bireylere hem de devletlere bir liste çıkardılar. Çok fazla detaya inmeden kısaca bu listede yer alan olgulardan bahsedelim.
Devlet Politikalarında Sürdürülebilirlik Kavramı
Dünya üzerinde yaşayan bütün topluluklar hayatları ile ilgili önemli kararları bir otoriteye bırakarak yaşarlar. Bu durum da devletlerin idare ettiği toplumlar karşısında bir takım sorumlulukları olmasını sağlamıştır. Devletler bünyesinde yaşayan vatandaşların hem bugününü hem de geleceğini düşünüp ona göre adımlar atmak zorundadır.
Okuyun: En İyi Çevre Dostu Ürünler
Devlet bazında sürdürülebilirlik kavramı hayatın her alanına pay edilmeli ve uygulanacak stratejiler bu düzlemde belirlenmelidir. Öncelikle hiçbir devlet dünyadan bağımsız şekilde hareket etmemelidir. Bunun için Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, NATO gibi kuruluşların devlet adamlarını doğru yönlendirmeleri gerekir. Toplu katılım zorunluluğu olan protokoller ve ve protokol şartlarına uyulmaması halinde uygulanacak yaptırımlar adil ve şeffaf bir şekilde dünya halkları ile paylaşılmalıdır.
Yaşayan her bireyin ve bireyleri yöneten her devletin gezegenimiz üzerinde söz hakkı vardır. Bu noktada fikir alışverişlerinde ekonomik güçler değil bilimsel veriler ile desteklenen planların üstünlüğü baz alınmalıdır. Özellikle gıda ve enerji ile ilgili noktalarda nüfus dağılımı ve kişi başına düşen tüketim miktarları doğru ele alınmalı ve bu noktada yapılması gerekenler her devlete eşit sorumluluklar yüklemelidir.
Bireysel Olarak Nasıl Bir Yol İzlenmeli
Sürdürülebilirlik için neler yapılabilir sorusunu artık dünyada yaşayan herkesin kendine sorması gerektiği bir noktadayız. Burada bireyler olarak yaptığımız tüketimi gözden geçirerek başlayabiliriz.
İhtiyacımız olandan fazlasını neden tüketiyoruz sorusuna korkmadan cevap verebilmeliyiz.
Yıllardır sürekli empoze edilen çöpleri yere atmama ve çevreye zarar vermeme gibi artık kült haline gelen olguları biraz daha sorgulamalı ve sebebini irdelemeliyiz. Mümkün olduğunca bu noktada sivil toplum örgütlerine katılmalı ve çevremizdeki diğer insanları da bilinçlendirmek için çalışmalar yapmalıyız. Özellikle geri dönüşüm konusunu daha detaylı ele almalıyız ve bu kavramı mümkün olduğu kadar fazla yaymak için çabalamalıyız.
Enerji tüketiminde yapacağımız küçük değişiklikler çok önemli etkilere sebep olabilir. Elektrik ve su tüketiminde gereksiz kullanımı azaltmak her ne kadar küçümsense de bunu kalabalık toplulukların yaptığını düşünürsek yaratacağı etkiyi de hesap etmemiz kolay olabilir. Ayrıca gıda tüketimimizi de gözden geçirmek daha faydalı olabilir. Günlük ihtiyaçlarımızı net şekilde ortaya koyarak, beslenme alışkanlıklarımızı gözden geçirmemiz hem sağlığımız açısından hem de tasarruf imkanı sunacağından hayatımızda çok şeyi değiştirebilir.
Çocuk sahibi olan kişiler küçük yaşlardan itibaren yetiştirdikleri bireylere tüketim konusunda dikkatli olmaları gerektiğini aşılamalıdır. Unutulmamalıdır ki küçük yaşlarda edinilen alışkanlıklar yetişkin bireylerde davranışlara dönüşür. Bir yetişkinin davranışlarını değiştirmek, çocuklara o davranışı kazandırmaktan çok daha zordur.
Sürdürülebilirlik için neler yapılabilir sorusuna cevap ararken ulaşım konusunu da mutlaka ele almamız gerekir. Yolların geniş ve kullanışlı olması herkesin araç sahibi olmasını gerektirmez. Özellikle şehir içi ulaşımda bu durum kargaşaya sebep olmaktadır. Önemli olan toplu taşıma araçlarını kullanırken sağlıklı ve konforlu şekilde seyahat edebilmektir. Bu da trafik düzenlemelerinde toplu taşıma için kullanılan araçların daha iyi şartlara sahip olması için çalışma yapılması ile mümkün olacaktır.