Birinci dünya savaşından önceki güç arayışı savaştan sonra daha hırslı bir şekilde devam etmiştir. Enerji kaynağı olarak fosil yakıtlar her coğrafyada bulunmadığı gibi elde etmek ise savaş demekti. 1. Dünya savaşının en önemli nedenlerinden biri de fosil yakıtlardı. Savaşmadan güç toplamak isteyen dünya ülkeleri nükleer santral kurarak ihtiyacını gidermeyi en akılcı yöntem olarak görüyordu.
Ancak atomun korkunç yüzü Hiroşima’ya (Japonya – Nagazaki) 6 Ağustos 1945’te atılan atom bombası ile kendini gösterdi. 26 Nisan 1986’da Çernobil nükleer santralinde gerçekleşen patlama (Ukrayna – Kiev ) nükleer endüstri sektörüne gelen en önemli darbe oldu. Dünya genelinde birçok sipariş iptal olurken siparişlerde azalma da gerçekleşti. Son darbe ise 11 Mart 2011’de Fukuşima nükleer santralinde (Japonya) meydana gelen patlama oldu. Fukuşima faciası, nükleer endüstriye karşı doğaya minimum zarar veren kalıcı ve yenilenebilir enerji sektörünü güçlendirmiştir. Küresel güçler nükleer santral inşa etmeye devam etse de Artık kesin olan bir şey var o da dünya kamuoyunun nükleere karşı olduğudur.
- Almanya: Nükleer enerjiyi önemseyen Angela Merkel hükümeti Fukuşima Faciası sonrasında, halkın baskısı sonucu geri adım atarak 17 nükleer reaktörden 10 tanesini kapattı. Geriye kalan 7 reaktör ise 11 yıl içinde bir değişiklik yapılmazsa kapanacak.
- İtalya: Yüksek mahkeme nükleer santral yapma ve yenileme kararını kamuoyu yoklamasına (referanduma) bağladı. Buna bağlı olarak yapılacak referandum sonucunda İtalya’da nükleer reaktörlerin kapatılması bekleniyor
- Tayvan: Tayvan’da ise kabule dilen kanun gereği 2025 yılına kadar tüm nükleer reaktörlerin kapatılması planlandı.
- İsviçre: Enerji ihtiyacının %28 gibi önemli bir kısmını nükleer enerjiden sağlayan Almanya’nın adımı İsveç kamuoyunu etkilemiş ve cesaret vermiştir. Yeni nükleer tesis planlayan İsviçre bunda geri adım atacak ve ileriki zamanda diğer reaktörleri kapatacak gibi görünüyor. Kamuoyunun baskısı bunda etkili olmaktadır.
- İsveç: Almanya’dan cesaret alan İsveç 10 reaktörden 2’sini kapatırken yenisini inşa etmeyi planlamak yerine yenilenebilir enerji kaynakları politikasını geliştiriyor.
- ABD: 104 reaktörden 5 tanesini kapatırken yenilenebilir enerji kaynaklarına son on yılda yaptığı yatırımla dünyada Çin’den sonra ikinci sırada yer almaktadır.
- Japonya: Fukuşima faciasından sonra 55 reaktörden 2’si resmi 7 tanesi çalışmasına son verdi.
Fransa Nükleer Reaktörlerini Kapatıyor mu?
Fransa, 59 reaktörden 1 tanesini kapatma kararı aldı ve diğer 5 tanesi her an kapanabilir. Hükümet politikaları gereği 2015’ten itibaren yenilenebilir enerji kaynaklarına geçmek maksadıyla nükleer reaktörleri kapatma aşaması başlatılacaktı. Ciddi bir gelişme kat edemeyen Fransa politikasından vazgeçtiği söylenemez. Hesaplamaların iyi yapılamaması kısa vadede ertelemelere neden olmaktadır. Fransa uzun vadede reaktörlerin ekonomik olarak yatırım, onarım ve çalıştırmaya uygun görmemektedir. Bu da gösteriyor ki yenilenebilir enerji politikası planlamaktadır. Bu durum üzerinde Fransa’daki Flamanville nükleer santralinde meydana gelen patlama da etki oldu. Flamanville nükleer santralinin kapanması yasal düzenlemeyle engellendi ancak 1978’den beri çalışan Fessenheim nükleer enerji santralinin faaliyetleri 2020 tamamen durdurması kararı alındı.
Dünya genelinde nükleer reaktörlerin kapanma kararı artmaktadır. En çok enerji üreten ve gelişmiş ülkelerin reaktörlerini kapatma kararı alması bir şeylerin ciddi şekilde değiştiğini gösteriyor.
Düşüncelerinizi Paylaşın