Yeşil Tasarım Düşüncesinin Genetik Kodları (DNA)

yeşil tasarım

Yeşili Anlamak

Yaşanabilir bir dünya için yeşil tasarım düşüncesinin genetik kodları yeşil düşünceye göre şekillenen yeşili anlamaya dayanıyor. Yeşil sadece bilinen yedi renkten birisi olmasının çok ötesinde doğayı simgelemesinden dolayı çok şeyi çağrıştırıyor.

Doğa içinde yaşadığımız canlı ve cansız varlıklarıyla bizim için her şey. Yeşil doğadaki canlı yaşamı ve hayatı simgeliyor. Dünyada yeşil yoksa hayatta yok! Yeşil, yeryüzünde yaşayan tüm canlılar için hayat demek! Yeşil ile doğayla iç içe… Doğa çevremizi oluşturuyor. Sürekli olarak yenileniyor, şekilleniyor ve değiştiriyor. Kendiliğinden var olan canlı ve cansız nesnelerden ve varlıklardan oluşuyor. İnsan etkinliğinin dışında gelişiyor. Doğal güzelliklerini koruyor. Madde ve enerjiden oluşuyor. Örneğin; suyun oluşumu ve yaşam döngüsü 3 milyar yıl. İnsan içinde yaşadığı doğada canlı ve cansız varlıkların madde ve enerjileriyle sürekli etkileşim halinde. Sürdürülebilirlik döngüsüyle doğada yaşam ve ölüm içi içe birbirinden beslenerek süregelen yaşam döngüsü içinde. Olağanüstü henüz tam olarak anlaşılamayan…  Her şeyin bir gün son bulması ve yeniden doğması… Doğanın yaşam döngüsünde yeşille var olan… Milyarlarca yıldır süregelen ekosistem döngüsü

Her şeyden önce renk olarak yeşil; çevreci, organik, hayatı ve sağlıklı olmayı simgeliyor. Sakinliği, heyecanı, sevinci, huzuru ve mutluluğu çağrıştırıyor. Yeşil bir renkten çok daha fazlası. Yeşilin olduğu her yerde hayat var, sağlık var. Yeşil kırlarda koşan hayvanlar… Uçuşan kelebekler, arılar, böcekler, kuşlar… Yeşil, belki de tüm canlılarda olduğu gibi insanın genetik kodlarında saklı olan ekolojik değerleri bünyesinde barındırdığı için yaşam döngüsünün enerjisi.

Yeşil olan bir yere baktığımızda gözümüzün dinlendiğini görebiliriz. Sanki sihirli bir el bizi tıpkı mıknatısın çekim gücü gibi ona bakmaya yönlendiriyor. Sanki büyülenmişçesine… Yeşile bakmaya doyamıyoruz. Yeşil olan her şeye ağaçlara, çimenlere, ormanlara, yeşil içindeki ağaç evlere, çiçeklere… Yeşil içinde yaşamakla dinlendiğimizi hissetmek…

Yeşil çevrenin Auro (elektromanyetik atmosfer) etkisiyle olumlu duygular kazanmak ve inanılmaz bir şekilde enerjik olmak… Yeşil bir doğada yaşamakla bütün bunlar ve çok daha fazlasını rahat bir şekilde gözlemleyebiliriz. Doğayla iç içe olduğumuzda auro etkisiyle vücudumuzu kuşatan elektromanyetik atmosfer olarak bizi olumlu bir şekilde huzur vererek sakinleştiriyor. Daha enerji dolu olarak heyecan ve sevinçli oluyoruz. Auro tüm varlıkların doğayla etkileşimiyle oluşan atmosfer olarak yeşil ile birlikte her şeyi güzelleştiriyor. 

Yeşili anlamak için öncelikle düşünsel olarak yeşilin felsefesini anlamak gerekiyor.  Felsefe kavramı bilgi ve bilgelik peşinde koşmak manasına geliyor. Yeşilin felsefesi, yeşil bir doğada yaşamanın sevinci, bilinci ve bilgeliği…  Her şey felsefi olarak zihinde düşünsel tasarımla başlıyor. Düşünsel tasarım da felsefeyle başlıyor. Felsefe “felsefesini yapmadığınız hiçbir şeyin bilimini de yapamazsınız” sözü yeşilin felsefesini anlamak için önemlidir. Yeşilin felsefesi için öncelikle yeşil ve yeşilin hayatımızdaki anlamını bilmek gerekiyor. Yeşilin hayatımızın vazgeçilmezi olduğunu anlamak… Örneğin; ağaçların ve yeşilin olmadığı bir yerde oksijenin olmaması sonucu başta solunum yolları hastalıkları olmak üzere kuraklık, sel, heyelan gibi önemli sorunlarla karşılaşılıyor. Bunu önlemek üzere çevremize fidan dikmek, yeşil alanlar ve milyarlarca yılda oluşan doğayı korumak… Yeşili anlamak için tasarlamak üzere süreçlerin önceki ve sonraki her adımında düşüneceğiz, düşüneceğiz, düşüneceğiz.

İnsan doğasını anlamlı hale getirerek içindeki olağanüstü yetenekleri açığa çıkaran tüm güzelliklerin arkasında düşünme etkinliği ve akıl yer alıyor. Elbette düşünme etkinliğimiz yeşil düşünceyle yaşanabilir bir dünya… Yeşil düşünce, daha iyiye ve daha güzel bir ekosisteme yapılan yolculuk… Örneğin; evlerimizi etraftaki yeşili korumak, rüzgâr ve hava akışına uygun yapmak, komşu evlerin güneş dengesine uyumlu olarak tasarlamalıyız ve inşa etmeliyiz. Kararlarımızda yeşil her şeyin öncesinde yer almalı.

Yeşil tasarım düşünsel olarak bütün ürün ve hizmetlerin model ve sistemlerinin tasarımında öne çıkıyor. Ürünün doğadan üretilmesinden tüketim ve geri dönüşüm aşamasına kadar her yerde ve her şeyde “yeşil tasarım”… Yeşil tasarım; çevreci bir yaklaşımla he şeyi planlamak, organize etmek ve yapmak… Bu bağlamda yeşil felsefe yaklaşımıyla çevreci ilkeleri gözeterek Örneğin; doğal malzemelerle geri dönüşümü sağlayan tasarımları öne çıkarmak…  

Yeşili anlamak için düşünce kalıplarımızı zenginleştirmeliyiz. Zengin yeşil düşünceyle, düşünerek… Yenilikçi, esnek, dinamik ve değişime açık… Zengin yeşil düşünce yaklaşımı gelişmiş ve sürdürülebilir doğa hayaliyle; fikir, iş ve proje üreterek daha yeşil ve yaşayan varlıklarıyla değerli yaşanabilir bir dünyayı amaçlıyor. Elbette bunun için; yeşil değişim, yeşil dönüşüm ve yeşille gelişim sağlamış bir ekosistemle yaşanabilir dünya… Oysa fakir yeşil düşünce katı ve sığ düşünce kalıplarıyla sadece eleştiri üreten çözüm sağlamayan… Bu düşünce darlık ve yokluktan sadece şikâyet eden çözüm üretemeyen… Aktif olmak yerine pasif… Yeşili anlamak için yeşil düşünce kalıplarımızı doğrusal düşüncenin yanı sıra doğrusal (lineer) yanında çapraz (lateral) düşünce, bütüncül (holistik) düşünce,  evrensel  (integral) düşünce modelleriyle zenginleştirmeliyiz. 

Örneğin; yeşil düşüncenin değişim ve dönüşümü için düzensiz (nonlineer) ve evrensel  (integral) düşünce biçimleri evrendeki kaotik durumu çok iyi şekilde açıklıyor… Evrende ve doğada kaotik bir ortam var ve doğanın düzeni bu kaostan beslenerek çalışıyor… Tıpkı yaşam ve ölümün içi içe olarak birbirinden beslenerek yaşam döngüsünde dengenin sağlanması gibi. Kendi içinde olağanüstü düzenli dengelerden beslenen kaos… Dünyanın oluşumu, yıldızların oluşumu, evrenin oluşumu için durum böyle.  Bu kaotik ortamdaki oluşum doğal süreçler içerisinde olmak kaydıyla düzensizliği yönetmek… Örneğin; bir bölgedeki doğal süreç içerisinde ağaçların kuruması başka canlılar ve kuşlar için yaşam kaynağı olabiliyor. Denizlerdeki fırtınalardan ve dalgalardan beslenen canlıların olması. Somon balıklarının ölerek doğacak yavrular ve ayılar başta olmak üzere diğer canlılar için besin kaynağı olması. Her an, her yerde, her şeyde ve her şekilde… 

Yeşilin Felsefesi 

İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliği düşünmesidir. İnsan düşünerek ve düşüncesini şekillendirmek üzere planlar yaparak kararlar veriyor. Yeşilin felsefesine göre düşünme ve düşünme şekli yaşanabilir bir ekosistem için hayati önemdedir. Yeşil düşünme süreciyle birlikte yeşil bir gezegeninin anlamlandırılması, anlaşılması ve anlaması mümkün olabilecektir. İnsan ve birey olarak yeşilin varlığı yeşil düşünce yani, yeşil felsefesiyle başlıyor. Yeşil Felsefe yeşil tasarıma giden yolda bizi bambaşka bir bakış açışıyla yeşil inovasyon hedefine ulaştırıyor. Örneğin; akıllı yeşil evler, akıllı yeşil fabrikalar, akıllı yeşil hastaneler… Yeşil Felsefe yeşili; anlama, algılama, anlamlandırmayla yeşil davranış bilincine yöneltecektir. Yeşilin Felsefesi, her şeyi çevresel niteliklere göre kurgulayan tasarım felsefesi… Yeşilin Felsefesi her şeyde doğayla birlikte ve bir bütün olarak performans, kalite ve işlevsellik nitelikleriyle ürünün yararlı ömrünü birleştirmeyi amaçlar. Hayal ile başlayan, düşünceyle şekillenen, iş fikri ile projelendirilen, üretilerek yapılan, dokunarak keyif alınan, yaşama sevinciyle mutluluğa dönüşen ve doğanın sesi…  

Yeşil felsefeyle bu bakış açısı bize tüm ustaların yaptığı gibi; mermere bakıp heykeli görebilmeyi sağlıyor. Bunun için öncelikle yeşil düşünsel tasarıma gereksinim var. Yeşil düşüncenin tasarımı, yeşil düşünsel süreçlerinin planlanması, uygulanması ve yönetimi… Yeşil düşüncenin tasarımı bir bakıma her şeyin merkezine yeşili alıp onu işlevselleştirerek düşünmeyi yöneterek yeşil inovasyon kapılarını açabilmek… Örneğin; akıllı teknolojiler kullanarak sıfır atık ve emisyonlu yeşil ve çevreci araç ve teknolojilerle çalışmak… Bu bağlamda Ar-Ge, yenilik yönetimi ve kalkınma ilişkisini yeşil düşünceye göre düşünme sistematiğinin geliştirilmesidir. Yeşil felsefe yaşamı önceliğine sahip olarak doğanın sürdürülebilirliğini hedefliyor. Kaybedildiğinde geri gelmesi mümkün olmayan tek kısıt doğa ve doğaya bağlı yaşamın sürdürülebilirliğidir. İnsan ve canlı yaşamının olmadığı bir gezegen düşünülemez. Yeşil felsefe yenilikçi gelişim sürecinde ilk adım yeniliğe açılan kapı olarak yeşil düşünceden bilime, bilimden nesneye, nesnelerden internete ve internetten uzaya her yerde yeşile yapılan bir yolculuktur. Bu başlangıcı yeşil ile başlayan yeşil ile devam eden ve yeşil ile sürdürülen sonsuz bir yolculuk…

Yeşil düşünsel tasarımı geliştirmek üzere insan doğa ilişkisini gözlemekte faydalı olacaktır. İnsanoğlu doğa ile ortak bir yaşam (simbiyoz) ilişki içerisinde. Doğal çevre koşullarının ekolojik ve yeşil olması insan beyninin doğru çalışarak kendini enerjisini kazanmasını (şarj) yeteneği kazanmasını sağlıyor. İnsan çalıştığı endüstriyel ve büro iş ortamı koşullarına bağlı olarak aşırı iş yükü, rekabet ve aşırı hedef odağı gibi birtakım olumsuz koşullar altında çalışması sonucu negatif enerji yüklemesiyle şarj olarak stres ve yorgunluk gösteriyor. İnsan organizmasının şarjın getirdiği olumsuz durumdan kurtularak dengeye kavuşması için yeniden olumlu enerji yüklemesi (deşarj) olması gerekiyor. Bunu sağlamak üzere doğaya ve yeşil bir dış çevreye gereksinim var. İnsanın çevresindeki yeşil doğada kazandığı duyusal olarak örneğin; kuş sesleri, su sesi, ağaçların yaprakların sesi veya sevdiği müziğin sesi olumlu enerji kazanımı sağlıyor. Bu insan beyninde ses titreşimlerini yorumlamayan işitsel korteksin harekete geçerek dopamin hormonu üretmesini sağlıyor. Bu hormon insanın işi yüksek motivasyonla severek yapmasını sağlıyor. Bütün bunlar yeşil düşünceyle tasarlanan bir doğada yaşamakla mümkün.  

Yeşil düşüncenin genetik kodları erdemli olmak ve bilgelikten geçiyor. Her insan için yaşamın temel amacı olan mutluluğa ulaşmanın yolu erdemli olmaktan geçiyor… Erdem; iyilik, dürüstlük, alçak gönüllülük ve adaletli olmak gibi ahlaki değerler bütünü… Erdemli olmak insanın iyiye yönelerek ahlaki yönden ruhsal yetkinliğe ulaşması… 

yeşil felsefe

Erdem, eğitimle oluşarak gelişen düşünce erdemi ve alışkanlıkla edinilerek gelişen karakter erdemi olarak iki gruba ayrılıyor… Yeşil düşünce erdemi, eğitime bağlı olarak zaman ve deneyim gerektiriyor. Bireyin çevreye saygısı ve çevre sevgisi, aile üniversitesiyle başlayan yaşam üniversitesiyle gelişen ve akademik üniversiteyle değişen ve dönüşen ekosistem yaşatan değerler… Bireyin karakter erdemi, çevre saygısı ve sevgisini yeşil bir doğa için fidan dikerek, ormanları ve doğayı temiz tutarak onların sağlıklı olarak yaşamasına aktif davranışlara bağlı alışkanlıklarla katkıda bulunan yeşili koruyan ve geliştiren değerleri yaşatmak…  Yeşil düşünce erdemleri; yeşilin yaşam döngüsünü doğru mantık yürüterek bireysel çıkarlardan çok çevre ve toplumsal değerleri korumaya yönelik yargılama, yeşil bilgelikle aklı başında çevreyi yaşatan karar alma yeteneği… Bireyin yeşil düşünce erdemleri insan olmanın bir gereği olarak içinde yaşadığı ve varlığının nedeni ve yaşamının sürmesi için muhtaç olduğu doğaya saygısının da bir gereği… Yeşil düşünce erdemleri, insanın yeşil bir doğada içinde yaşamanın sevinci, huzuru, mutluluğu, bilinci ve bilgeliğiyle işini en iyi şekilde yaparak başarmanın verdiği haz ve keyifle sağlanan hoşnutluk…  Akıllıca yeşil erdemli davranışlarla yaşanan güven, huzur ve mutluluğun yerini başka hiç bir şey tutamaz. Yeşil düşünceyle erdemli birey sadece bireysel kaygılarını çözmenin yanı sıra toplumun veya insanlığın başta küresel iklim değişikliği olmak üzere sağlıklı bir çevreyle ilgili sorunların çözümüne katkıda bulunmak üzere çalışmalı.  

Yeşil düşünce erdeminin amacı yeşil bilgeliğe ulaşmaktır. Yeşil bilgelik, bilginin sağlıklı ve yaşanabilir bir ekosistem yararına kullanılması… Yeşil bilgelik, doğa sevgisi arayışı… Yeşil bilge insan, bilgiyi gezegendeki tüm canlıların yaşamına saygı duyarak daha iyi ve güzel bir yaşam için kullanmasını bilen kişi… Yeşil bilgelik felsefesinin temelinde bilgelik, akla uygun davranışla sürdürülebilirlik için ölçülü ve adil olmak yer alıyor. Bu gezegendeki bütün varlıkların yaşamı için sürdürülebilir gelecek ve daha fazlası. İnsan için yaşamın en önemli amaçlarından birisi kendisinin en çok hoşlandığı ve keyif aldığı kişiye özgü hayat onun en mutlu yaşam şekli… Yeşil erdemle ulaşılan bilgelikle kazanılan yeşil tasarım hem insan ve hem de gezegendeki tüm canlılar için onların doğasına uygun olarak yaşanabilir bir dünyanın yaşam şekli…      

Yeşil bilgelik bilinci, bilginin öncelikle içinde yaşadığımız doğanın sürdürülebilirliği ve yaşam döngüsü için kullanılması… Yeşil bilgelik, insanın milyarlarca yıldan beri oluşarak bugünlere gelen doğanın genetik kodlarından esinlenerek mükemmellik bilgisine ulaşarak kendisinin de mükemmelleşme süreci… Örneğin; arılardan esinlenerek geliştirilen arı kolonisi, ibibik kuşu algoritması, uğur böceği uçuş modellemesi gibi… Yeşil bilgelik, insanın doğa için bir şeyler yaparak kendisini gerçekleştirmesiyle birlikte doğadaki canlılar ve varlıklarla yaşamasıyla ulaştığı keyif ve mutluluk… Bu mutluluk anlık bir duygu durumu olmakla birlikte sağlıklı bir yaşam döngüsüyle insanın varlığı için ideal yaşam biçimi… 

Yeşil Bir Hayat Biyolojistikle Başlar

Yeşil düşüncenin temelinde yeşil yaşam döngüsüne dayalı ekonomiyi öngören biyoekonomi var. Biyoekonomiye dayalı tüm faaliyetler biyolojistiğe göre şekilleniyor. Biyolojistik, yeşil düşünceye dayalı bilgiye dayalı katma değer üreten sistemleri kurarak doğal ve insan yapısı sistemlerin işbirliği içerisinde sürdürülebilirliğini sağlıyor. Biyolojistik çevreci bir yaklaşımla ve yenilikçilik yeşil sistemlerle doğada sürdürülebilirliği sağlayan biyoekonomiye dayalı rekabeti öngörüyor. Bu bağlamda biyolojistik, biyolojik sistemlere dayalı olarak tasarlanan yeşil lojistik ekonomisi faaliyetleriyle ilgileniyor.

Doğayı en çok kirleterek zarar veren insan faaliyetleri arasında lojistik ilk sırada geliyor. Her gün her saat karada, yer altında, denizde ve havada yapılan lojistik faaliyetleri… Ortaya çıkan gazlar, emisyon ve ısı salınımları… Ağaçlara, kuşlara, hayvanlara, bitkilere, insanlara ve doğaya verilen zararlar… 

Yeşil lojistik olarak biyolojistik öncelikle dünyadaki tüm canlıları ve toplum ihtiyaçlarını dengeli ve sürdürülebilir bir şekilde kullanılarak yönetilmesini hedefliyor.  Nasıl mı…? Biyomimikri yaparak…

Biyomimikri; doğayı taklit ederek model ve sistem geliştirerek problemleri çözmek…  Örneğin; doğanın en mükemmel lojistikçisi olan karıncaların yaşaması ve varlığını sürdürebilmesi tamamen yeşil lojistik yönetimine bağlıdır. Yeşil lojistik ile karıncalar kendi aralarında mükemmel bir şekilde organize oluyorlar. Kendileri için gerekli bütün besinleri ve malzemeleri tam zamanında eksiksiz ve kusursuz olarak taşıyarak depolamaktadırlar. Yeşil lojistik felsefesini anlamak ve bunun altında yatan başarıyı görmek için sadece bir karıncanın davranışını izlemek yeterlidir. Ağaçtan bir besin almak için ağaca çıkan ilk karınca, en kısa yoldan en az enerji harcayarak bu besini yuvaya taşıyacaktır. Bunun için ağaç dalları arasında olan besini veya tırtılları aramak için ilk önce yaprağın kenarında giderek yolu belirler. Sonra tırtıllara ulaşır ve yaprağın kenarından giden bu yolun uzun olduğunu görerek daha kısa bir yol tarifi için aynı yaprağın ortasından geçerek ve ağzındaki sıvıyı yaprağa işaret çizmek amacıyla akıtır. Böylece kendisinden sonra gelecek olan karıncanın yaprağın ortasındaki kısa yoldan hedefe ulaşmasını sağlar. Karıncanın mükemmel bir şekilde lojistik işini yapması yeşil felsefeye dayalı biyolojistiğin nasıl tasarlanması gerektiğini bize anlatıyor. Temeli yeşil felsefe ve yeşil lojistiğe dayanan bu sistem “karınca algoritması” olarak şirketlerce lojistik problemlerinin çözümü amacıyla kullanılıyor.

Biyolojistik; kıt kaynakların kullanımında çevrenin sürdürülebilirliğine göre göz önüne alınmasını öngörüyor. Biyolojistik, tüm lojistik işlemlerinin çevreci bir yaklaşımla israfa sebep olan işlemleri ortadan kaldıran akıllı sistemlerle yapılmasını öne sürüyor. Bu konuda gelişmiş iletişim sistemleriyle örneğin; araç takip sistemleri ve navigasyon uygulamaları iyi birer örnektir. Yeşil bir lojistik olarak niyolojistik, niyoekonominin önemli bir bileşenidir.

Biyoekonomi; yeşil felsefeyle kimyasal ve sınai ürünlerin biyolojik kaynaklardan sürdürülebilir biçimde kullanılması ve üretilmesiyle birlikte ortaya çıkan ekonomik faaliyetler… Örneğin; Tokyo Otomobil Fuarı’nda tanıtılan model aracın tüm gövdesi bitkilerden elde edilen süper güçlü, son derece hafif bir malzeme olan selüloz nano elyaftan yapılmıştır. Selüloz nanofiber malzeme kullanılarak üretilen ahşap otomobil geleneksel araçlardan yüzde 50 daha hafif ve geri dönüşebiliyor.  Biyolojistik amaçlarını sağlamak üzere öncelikle biyoteknolojiyi kullanıyor.

Biyoteknoloji; yeşil felsefeye göre çalışan genellikle akıllı sistemlerle çalışan sürdürülebilir teknoloji… Bu teknolojiye göre tasarım çevre için çok önemli çözümler sunuyor.  

Yaşanabilir bir dünya için öncelikle doğayı, tüm canlıları ve varlıkları merkeze alan yeşil felsefesine göre bir tasarıma gereksinim var. Önceliklerde ve sıralamada insanı sona yerleştirmek gerekiyor. Çünkü; insanın yaşaması doğal sistemlerin yaşamasına bağlı ve onlardan besleniyor. Örneğin; çevremizdeki ormanların yok olması yağmur, su ve yaşam döngüsünü etkileyerek, kuraklık, sel, heyelan gibi sorunlara yol açarak bunlardan insan yaşamı açlık, göç gibi olumsuz etkiliyor. Böyle bir dünyada her şey için yeşil felsefesine göre kurgulanarak tasarlanması gerekiyor. Yeşil tasarım yeşil düşüncesinin genetik kodlarında saklı.

Yeşil tasarım; sürdürülebilir tasarım olarak insan nüfusu ve faaliyetinin hızlı büyümesi, doğal kaynakların hızla azalmasının küresel çevre krizlerine neden olarak ekosistemimizi ve biyoçeşitliliği tehdit etmesinden dolayı geliştirilmiştir.  

Yeşili Nasıl Tasarlayabiliriz? 

Yeşil tasarım her şeyden önce yeşil düşüncenin genetik kodlarında saklı, o da insanın genetik kodlarında. Her şey insanın hayaline göre gelişen düşüncesinin doğaya göre şekillenmesine dayanıyor. Örneğin; evin tasarımında çevresel uyum ve yeşili koruma öncelikli bir tasarım ve mühendislik. İngiltere’de ve Japonya’da olduğu gibi… Yeşil felsefenin amacı tüm canlıların doğadaki dengelere göre birlikte ve uyum içerisinde yaşamasıdır. Her şeyden önce bu, birlikte yaşama sanatı… Büyük bir mühendislikle uygulanan dengeli, uyumlu, ortaklaşa ve sürdürülebilir… Yeşili nasıl tasarlayabiliriz?  Elbette yeşil tasarımla…

Yeşil tasarım; her şeyi yeşil odaklı çevreci bir yaklaşımla planlamak, organize etmek ve yapmak… Bu bağlamda yeşil felsefe yaklaşımıyla çevreci ilkeleri gözeterek doğal malzemelerle geri dönüşümü sağlayan tasarımları öne çıkarmak… Yeşil binalar, yeşil ofisler, yeşil sokaklar, yeşil mahalleler, yeşil şehirler, yeşil fabrikalar, yeşil ülkeler, yeşil elbiseler, yeşil otomobiller, yeşil mobilyalar… Yaşanabilir bir mahalle, şehir ve dünya için… 

yeşil ürün

Tasarım, bir şeyin zihinde oluşturularak düşünülmüş şeklinin çizgiye aktarılması. Tasarım; hayal edilerek planlanan düşünceyle başlıyor. Yeşil Tasarım; yeşil düşüncesine göre zihinde oluşan şeylerin şekil olarak çizgiye aktarılması… Tasarım planlama süreciyle başlıyor ve şekilsel olarak çizilerek sonra üretiliyor. Örneğin; çevreci bir otomobil yeşil düşüncesine göre sıfır atık ve sıfır emisyon olacak şekilde tasarlanarak üretiliyor. Yakıt olarak sıvı azot (nitrojen) ile çalışan egzozsuz otomobiller… Toyota farklı bir teknoloji kullanarak hidrojen ile çalışan otomobilleri ile sürdürülebilirlik ve çevresel performans sağlaması…  

Yeşil tasarım; çevre tasarımı sürdürülebilir tasarım,  çevreye duyarlı tasarım ve çevreci sürdürülebilir tasarım gibi isimlerle de adlandırılıyor. Yeşil tasarım, çevreci bir yaklaşımla sosyal, ekonomik ve ekolojik sürdürülebilirliğin tasarlanması felsefesi… Yeşil tasarım, ekolojik ilkelere göre fiziksel nesneleri ve hizmetleri çevresel olarak sürdürülebilir tasarım felsefesine göre şekillendirmek. Buna göre Yeşil tasarım merkezinde yeşil simgesine uygun olarak çevreci, organik, doğal, sağlıklı ve sürdürülebilir olarak kurgulanıyor. Yeşil tasarım ve yaşam neredeyse iç içe geçmiş durumda. İnsan yaşamı, hayvan yaşamı, bitki yaşamı ve çevresel yaşam… Yeşil tasarım, çevreci değeri öngören çevreci malzeme ve teknolojilerle üretilen ürünler diğerlerine göre yüksek fiyatlı olmasına rağmen yeşil pazarlamayla artık daha fazla rağbet görüyor. Elbette bu ve diğer gelişmeler yeşil tasarımla birlikte tüm ürün ve hizmetlerin model ve sistemlerinin tasarımını da öne çıkıyor. Ürünün doğadan üretilmesinden tüketim ve geri dönüşüm aşamasına kadar her yerde ve her şeyde “yeşil tasarım”… Örneğin;  Yeşil Tasarımla konforlu, esnek kullanımlı enerji tasarruflu sağlıklı ve uzun ömürlü bir yaşam için tasarlanarak yapılan yeşil bina…  Yeşil tasarımla yapılan yeşil binanın,   inşaatında kullanılan malzemeler ve ürünler ile işlevselliğiyle çevre üzerinde minimum etkisi oluyor. Yeşil binanın sürdürülebilirliği, yaşam döngüsü süresince çevre dostu kalarak nesillere uyum sağlayabilme özelliği… Sürdürülebilir yeşil tasarımın özünde var olan zamanla meydana gelen değişikliklere uyum sağlayabilme yeteneği… Yeşil binanın gelecek için tasarlanması Yeşil tasarımın önemli bir parçası. Bu bağlamda yeşil binanın yapılmasının özgün amacındaki mimari aklın binada nasıl kullanılabileceği ve gelecekte nasıl işleyeceği gelecek için tasarımın önemli bir bileşeni. Yeşil bina tasarımında kullanılan teknolojinin çevre dostu olması kadar hangi sıklıkta değiştirilmesi gerekeceği ve geri dönüşümü de önemlidir. Yeşil tasarımın ilkeleri; enerji verimliliği ve tasarrufu, çevreye duyarlı malzeme kullanımı, kalite ve dayanıklılık, geri dönüşüm ve yeniden kullanım, biyomimikri, sürdürülebilirlik ve yenilenebilirlik… 

Yeşili Sistemle Bütünleştirerek Nasıl Geliştirebiliriz? 

Dünya üzerindeki ekonomik sistemin temeli tüketime dayanıyor. Bu sisteme göre insan ihtiyaçları sonsuz, kaynaklar kıt. Sonsuz insan ihtiyaçlarını kıt kaynaklarla karşılayan bilim, ekonomi… Bu yaklaşım tüketim odaklı bir düşünce. Her şeyin temeli tüketime ve daha çok tüketim dayalı. Bu düşünceye göre mevcut 7,2 milyarlık dünya nüfusunun ihtiyaçlarını karşılamak için dünyamıza ilave olarak başka bir dünyaya daha gereksinim var. Oysa başka bir dünya yok. Bu düşünce ve yaklaşım artık sürdürülebilir değil. Yapılması gereken iş çok basit, mevcut kaynakları israf etmeden daha dengeli, adil, eşit ve sürdürülebilir olarak kullanmak.  Tüketirken bir kez daha düşünmek… “Sadelik”, günümüzdeki ismiyle minimalist yaklaşımla ortaya çıkarılan tasarım ürünleri çoklu kullanım ve işleve sahip olarak faydalı olmaktadır. Felsefi olarak kabul görerek davranışları etkileyen Sadelik (Minimalizm); kıyafet seçimlerimizden yiyecek ve içeceklerimize, çalıştığımız projelerimizden düşüncelerimize ve günlük yaşam düzenimize kadar her şeyde ve alanda bizi etkileyecektir. Örneğin; daha az mobilya ve eşya kullanarak evimizi sadelikle daha şık ve konforlu şekilde kullanabiliriz. Seyahatlerimizde yanımıza sadece kullanacağımız giysileri alarak daha rahat bir yolculuk yapabiliriz. Çevreci bir bakışla her şeyi yeşile göre düşünerek kurgulamak ve her şeye yeşil bakış açısıyla bakarak tasarlamak mümkün. Yeşil iş, yeşil süreç, yeşil marka, yeşil ev, yeşil fabrika, yeşil ofis, yeşil şirket, yeşil bina, yeşil şehir, yeşil restoran, … gibi. Üstelik bütün bu ürün ve hizmetler daha; yaşanabilir, sürdürülebilir, akıllı, çevreci, tasarruflu, sade ve faydalı…

Sadelik davranışıyla daha az ile yetinmeyi bilmek… Yeşil tüketici olarak yeşil duyarlılık bilinciyle davranarak çevreyi korumak… Dünyanın sadece bize ait bir yer olmadığını yeryüzünde milyonlarca yıldan beri varlığını sürdüren diğer canlı ve cansız varlıkların yaşama hakkına saygı göstermek… Zaten yaşadığımız iklim değişikliği bizim için çok önemli uyarıcı. İklim değişikliğinin yeryüzünde doğa üzerinde sel, kuraklık, heyelan ve aşırı sıcaklık artışı gibi kalıcı olumsuz etkileri var. Aşırı tüketim ve israf yüzünden dünyadaki ekosistemin varlığı ve sürdürülebilirliği önemli risk ve tehdit altında. 

Yeşili sistemle bütünleştirerek nasıl geliştirebiliriz? Elbette sistemi yeşil ile bütünleştirerek. Sistemin iki temel unsuru olan üretim ve tüketimi yeşille bütünleştirerek. Yeşil üretim ve yeşil pazarlamayla… Yeşil üretim, üretim sürecinde kullanılan girdilerin, üretimin dönüştürme sürecinin ve çıktı olarak ortaya çıkan ürün ev hizmetlerin yeşil ve ekosistemle uyumlu olmasını amaçlar. Yeşil üretim, yeşil tedarik zinciriyle başlar.

Yeşil Tedarik Zinciri; çevreci bir yaklaşımla yeşil satın almayla yeşil malzeme kullanımıyla yapılan yeşil üretim ile birlikte yeşil dağıtım ve pazarlamayla tersine lojistik süreçlerinde yapılan zincir çalışmaları… Yeşil tedarik zincirinin temel amacı tedarikçilerle ilişkilerde çevreci bir yaklaşımla sürdürülebilirlik ölçütlerine göre satın alma kararlarının yönetilmesidir. Yeşil tedarik zinciri yönetiminin temelinde çevresel standartlar ve prosedürlere uygun ekolojik tedarik zinciri çalışmaları yapılması önemlidir. Örneğin; çevreye zarar vermeyen ve geri dönüşebilir malzemelerden kullanılarak üretilen kumaştan yapılan elbiseler, ayakkabılar, mobilyalar, mutfak gereçleri, aksesuarlar, … Yeşil üretim süreçlerinde yeşil teknoloji kullanılıyor…

Yeşil Teknoloji; üretim süreçlerinde ortaya çıkan atık, kirlenme ve aşırı kaynak kullanımını önleyen araç, gereç ve sistemler… Günümüzde kullanılan akıllı teknolojiler aynı zamanda daha az kaynak kullanımı, daha az enerji, işgücü ve zaman kullanımıyla işlerin daha etkin ve verimli yapılması ve geri dönüştürülebilir olmasıyla yeşil teknoloji olarak kabul edilebilir. Örneğin; akıllı fabrika güneş enerjisi sistemiyle kendi enerjisini ve atık arıtma ile kendi suyunu üretebiliyor. Akıllı telefon ile bankacılık işlemleri anlık olarak doğru ve hızlı bir şekilde yapılabiliyor. Böylece bankacılık işlemleri için kişinin bankaya gitmek için trafikte geçireceği zaman, kuyrukta bekleme süresi ve aracında kullanacağı yakıt israfı önleniyor. Yeşil Teknoloji, çevreci malzeme kaynak kullanımını öngören yenilikçi ve yaratıcı sistemlere dayanır. Bu sistemler eko verimlilik ilkesine göre çalışıyor… 

Eko Verimlilik; çevreyle ilgili sorumlulukları öngören verimlilik anlayışı… Eko Verimliliğin öncelikli hedefi bu sorumluluğa bağlı saygıya dayalı yeşil etik ilkeler… Temiz süreçler… Temiz ürünler… Kaynak kullanımının sürdürülebilirliği ve sevgi… Doğa sevgisi… Ağaç sevgisi… Kuş sevgisi… Bitki sevgisi… Çimen sevgisi… Taş sevgisi… Toprak sevgisi… Kaya sevgisi… Dağ sevgisi… Göl sevgisi… Akarsu sevgisi Deniz sevgisi… Yeryüzü sevgisi… Evren sevgisi… Hava sevgisi… Su sevgisi… İnsan sevgisi… Kısaca insanın genetik kodlarında saklı olan kendi öz benliğinde yer alarak onu kuşatan tüm çevresini saran ”sevgi” ve “saygı” nın doğayla bütünleşmesi ve yeryüzündeki doğanın genetik kodlarında da saklı olan…  

Yeşil Pazarlama; tüketici ihtiyaçlarının ekosistemlerle uyumlu ürünlerle karşılanması için ürünün tasarımı ve geliştirilmesinden fiyatlandırılması, tutundurulması, dağıtımı ve geri dönüşüm süreçlerinin yönetilmesidir. Yeşil pazarlama, doğayla uyumlu pazarlama faaliyetleri… Yeşil pazarlama ekolojik pazarlama… Yeşil Pazarlamaya, ekolojik pazarlama, Çevreci pazarlama, Sürdürülebilir pazarlama gibi isimler verilmektedir. Bu bağlamda yeşil pazarlama şirketlere; yeşil tüketici, çevreci ve temiz teknoloji, sürdürülebilirlik ile yenilikçi yaklaşımla önemli rekabet avantajı sunuyor. Şüphesiz yeşil pazarlama, ekolojik üretim ve tüketimle birlikte sonsuz, kontrolsüz ve dengesiz tüketim ve büyümenin yaşandığı dünyamızda doğal kaynakların ve sistemleri hızla tüketilmesini önlemek için önemli bir çözüm olabiliyor. Yeşil pazarlamanın önemli bileşenlerinden birisi de yeşil tüketicidir…

yeşil pazarlama

Yeşil Tüketici; ekolojik ve çevreci olan ürünleri satın alarak kullanan kişi ve şirket… Yeşil pazarlamanın merkezinde yer alan yeşil tüketici, satın alma tercihlerinde, kararlarında ve davranışlarında “organik”, “eko”, “ekolojik” ve “biyo” gibi kavramları alışkanlıklarının merkezine yerleştirmeli… Yeşil tasarımın uygulama alanları; kentsel tasarım ve tasarım planlaması, mimari tasarım ve peyzaj tasarımı,  iç tasarım, endüstriyel tasarım, mühendislik tasarımı, grafik tasarım ve moda tasarımı gibi alanlar… 

Yeşili Nasıl Ölçebiliriz? 

Yeşili ölçmek için yeşil ilkeleri geliştirerek ve uygulamalı olarak davranışlarla alışkanlıklarımızın bir parçası haline getirerek ölçebiliriz. Yeşili ölçmek için yeşil ilkelerin ortaya konularak bunların tüm paydaşlarla farkındalığın artırılarak içselleştirilerek alışkanlık kazandırılarak davranışlarımıza dönüşmesi gerekiyor. Yeşil düşünceye dayalı yeşil felsefe anlayışıyla başlayan… Yeşil felsefe farkındalığıyla gelişen… Yeşil felsefe duyarlılığıyla değer zincirine dönüşen…  Yeşil felsefe davranışı alışkanlık haline gelen… 

Yeşil tasarım yeşil felsefe düşüncesiyle başlar. Bu düşüncenin merkezinde her şeyde ekolojik olmak önceliği yer alıyor. Ekolojik olmak bir bakıma etik olmanın, elit olmanın ve ekonomik olmanın da ön koşulu. Etik olarak doğaya saygı ve sevgiyle yaklaşmak ve davranmak… Yeşil Etik, bireylerin doğayla ilişkilerini düzenleyen bir kurallar bütünü… Yeşil Ahlak, bireylerin doğayla ilişkilerini düzenleyen kuralların davranışa dönüşümü… Örneğin; ağaçları dikmek, sulamak, bakımını yapmak… Ağaçları, kuşları, yeşili, çevreyi, hayvanları ve doğayı korumak… 

Yeşil Etiğin amacı ideal yaşam döngüsüne göre yaşama sanatının farkındalığıyla yeşil felsefe bilincinin sağlanması… Yeşil Etik insan ve doğa arasındaki ikili bir yaşam (simbiyotik) ilişkilerini düzenleniyor. Yeşil Etik ile insan ve doğa ilişkilerinin iyi veya kötü, doğru veya yanlış kuralları, normları, kavramları ve davranışları ahlaki olarak tanımlanıyor. Bu bağlamda Yeşil Etik insan yaşamı ve doğal yaşamın ayrılmaz bir parçası. Yeşil Etik değerleri yaşanabilir bir dünyanın en önemli değeri. Yeşil Etik değerleri, doğduğumuz andan itibaren varlığımızı borçlu olduğumuz ve içinde yaşadığımız ve bundan sonra da yaşamak için ona muhtaç olduğumuz doğaya saygı ve sevgi göstermek… 

Her şeyden önce yeşilin ilkelerine göre yeryüzünde yaşamak ve insan olmak bizim için seçilmiş birer elit olduğumuzu gösteriyor. Elit olarak seçkin, seçilmiş olan… Sonsuz denilen bir evrende yeryüzünde yaşıyor olmak insan olarak bize elit olduğumuzu hatırlatıyor. Elbette etrafımızdaki doğa ve tüm canlılar ve diğer varlıklar da elit. Yeşil, eliti temsil ediyor. Elit; seçkin ve bilgili kimse, sakin, ahlaklı, temiz ve düzgün kişilikli anlamında da kullanılıyor. Bizler yeryüzünde yaşayan bir canlı varlık insan olarak elitiz yani seçilmişiz. Zaten biz elit olmanın gereği olarak yeryüzünde yaşamakla bu olağanüstü gezegendeki bize sunulan hava, su, toprak, meyve, sebze ve her şeyle varlığımızı sürdürüyoruz.  Fakında mısınız acaba gezegende yaşamak bize sunulan çok önemli bir ayrıcalık. Elit olmanın gereği, bu ayrıcalığa saygı duyarak teşekkür etmekten geçiyor. O, da yeşil düşünceyle çevreci davranışlar sergilemekten. Yeşil aynı zamanda daha az kaynak kullanımı, daha az tüketim ve israfsız çalışmayı öngördüğü için daha ekonomik. Akıllı teknolojiyle çalışan yeşil bir bina daha az kaynak kullanımı ve yenilebilir enerjiyle çalıştığı için daha ekonomik oluyor.

Yeşili Nasıl Yönetebiliriz?

Yeşil felsefesiyle yeşili tasarlamakla yeşili planlamak, yeşili sistemle bütünleştirerek nasıl geliştirebiliriz? Yeşili nasıl ölçebiliriz?  Nasıl yönetebiliriz? Elbette yeşil liderlikle. Yeşil yönetim liderliği temeli yönetişime dayanıyor. Bu bağlamda ortaklaşa bir yönetimle. Artık herkes için yeşil bir çevrede yaşamak temiz; yiyecek, su ve hava gibi temel bir ihtiyaçtır. Yeşil bir çevre olmadan hiçbir canlı yaşayamaz. Yeşil bir çevrede yaşamak için her şeyden önce bu çevrenin yönetimi için gerekli olan ağ (networking) yapılanmasına gereksinim var. Çevre Networking’i için bilgi ve dolayısıyla da bilgiye kaynaklık eden veri hayati önemde. Bilgi olmadan yeşil bir çevre yönetilemez! Dijital Çağda Networking dijital platformlardaki dijital görünürlük, yeşil e-yönetişim sitelerine kolay linkleme insanların iletişimini kolaylaştırıyor. Sosyal medyada Facebook’da, Instagram’da yeşil ürünleri satan mağazaların reklamlarının öne çıkarılması, mobil veriler, işlemlere dair veriler, müşteri araştırmaları verileri, davranış araştırmaları verileri, sosyal medya verileri, vb. büyük veriyle çözerek sistemi yönetebiliriz. 

Yeşili başka nasıl yönetebiliriz? Yeşil düşünceyle… Yeşil düşünce, yeşil felsefe farkındalığı,  yeşil felsefe duyarlılığı ve yeşil felsefe anlayışıyla toplumda yeşil bilinci gelişerek yapılacak eğitim çalışmalarıyla ve uygulamalarla yerleşir. Örneğin; ekolojik akıllı bina uygulamalarına daha çok yer vererek… Ekolojik olarak akıllı yeşil bina; kendi suyunu sağlıyor. Su toplama havzaları, geçirgen kaplamalar, yağmur suyu depolama sistemleri ve yağmur suyu kontrolü ile yaşanabilir bir çevreye sürdürülebilirliğe önemli katkı sağlıyor. Akıllı Yeşil Bina aynı zamanda tasarruflu ve ekonomik. Akıllı yeşil binalarda sulama gerektirmeyen peyzaj ile birlikte önemli su tasarrufları sağlanıyor. Yeşil binaların ısı yönetim sistemi gölge öğeleri, yansıtıcı çatılar, açık renk cephe ile ısı adalarından kaçınmayı sağlıyor. Yeşil felsefeyle kurgulanarak Yeşil Tasarımla akıllı yeşil binalar yaşanabilir bir şehir için her şeyi yeniden tasarlanarak şekillendiriyor. Yeşil tasarımın çözdüğü sorunlar; kaynak kullanımı fazla, getirisi ve faydası az teknolojiler ve üretimler ile sürdürülemez yatırımlar yerine; çevreci, sürdürülebilir ve enerji verimliliği yüksek akıllı yatırımları yerleştirmek.

Yeşil tasarım düşüncesinin genetik kodları yeşilin büyüsünde gizli.  Yeşil, canlı varlığının yaşamın, iyileştirmenin ve büyümenin işaretidir. Ormanda yürümek… Doğada kır yürüyüşü yapmak… Kuş sesleri dinlemek… Denizi seyretmek… Akarsuya girmek Pınarlardan su içmek… Denizde yüzmek… Bahçe işleriyle uğraşmak ve daha fazlası bize enerji kazandırarak huzur verir. Yeşil; rahatlığı, huzuru ve güveni simgeler ve her şeyin emniyetli olduğunu gösterir. Yeşil; tazeliği, yaşamı, dengeyi, uyumu, büyümeyi ve verimliliği simgeler. Yeşil, çevreci olarak çevre kirliliğini önleyici sistemlerle çalışarak doğayı korumayı hedefler. Yeşil olarak ağaçlara kuşlara, hayvanlara ve insanlara kısaca hiçbir canlıya zarar vermeyen bir üretim ve tüketim her şeyin önünde yer alıyor. Daha yeşil bir doğada yaşamak bizim için yaşamsal öneme sahip. Su gibi, hava gibi ve toprak gibi hayatımız için gerekli enerjiyi aldığımız ve içinde yaşadığımız…  Her birinin yaratılması için milyarlarca yıl gereken… Bizim hazır olarak bulduğumuz ve henüz kıymetini anlamadığımız… 

Akıllı Teknolojilerle Yeşil Bir Dünya Mümkün  

Teknolojik gelişmelere bağlı olarak hayatımızda yapay zekâ kullanımıyla birlikte tüm süreçlerde akıllı araç, gereç ve makinalar kullanılıyor. Bu bizim için yeşil düşünceye göre akıllı teknoloji olarak tanımlanan bu araçlar daha az enerji, daha az kaynak, daha az zaman, daha az malzeme kullanıyor. Bütün bu özellikleriyle birlikte bu teknolojiler aynı zamanda çevreci.

Azalan kaynaklar, değişen ekosistem ve aşırı enerji kullanımıyla birlikte ekosistem için sürdürülebilirlik belirsizliğin arttığı dönemde mavi gezegenimizde yaşam döngüsünün devamlılığını için kritik önemde. Mavi ve yeşilin muhteşem güzelliğini bir arada varlığını sürdürdüğü gezegenimizde yaşam için sürdürülebilirlik su ve hava gibi vazgeçilemez. Artık şirketler, kuruluşlar, toplum ve birey için çevreci değerler, sürdürülebilir yeşil ekosistem için bireysel ve kurumsal değerlerin merkezinde. Yeşil üretim, karbon salınımı olmayan temiz, çevreci ve sürdürülebilir bir üretim… Şirketler için oksijen karnesi önemli bir çevre göstergesi. Buna göre oksijen karne notu yüksek şirketler çevreci üretimle tüm operasyon süreçler hem daha düşük maliyetli ve sürdürülebilir olarak yapabildiği için paydaşları tarafından daha çok tercih ediliyor. 

Yeşil ve doğa mavi gezegende hayatımızın ayrılmaz bir parçası. Ağaçlar, ormanlar, bitkiler, çimenler, deniz, göl, akarsu… Nasıl vazgeçebiliriz ki biz onlardan?  Yeşilin maviyle çözümü çok; basit, ucuz ve yalın. Örneğin; bir yenilenebilir temiz enerji sistemiyle güneş ve rüzgâr enerjisinde faydalanarak enerji kullanımında sağlanan tasarrufla ürün veya hizmetleri suyu daha ucuza mal ederek, müşteriler tarafından çevreci kuruluş imajıyla birlikte daha çok tercih edilirsiniz. Evimizi, mahallemizi, şehrimizi, fabrikamızı, tesislerimizi, binalarımızı ve çevremizi ağaçlar, bitkiler ve çimenler ve hayvanlarla doğal ortamlar oluşturarak daha yaşanabilir hale getirebiliriz. 

Ekoloji okuryazarlığı bilinciyle doğanın yaşamını sürdürebilmesi için sorunların çözümüne yönelik araştırma yaparak fikirler geliştirerek ve bu çerçevede davranış sergileyerek biz yeşil erdem davranışlar sergileyebiliriz. Ekoloji okuryazarlığı doğa yaşam döngüsüne saygı duyan bir anlayışla mevcut sanayileşme ve kentleşme sorunları sonucu ortaya çıkan çevre sorunlarına eleştirel bakarak çözüm bulmayı hedefler. Ekoloji okuryazarlığıyla insan, hayatın içinde spor ve sosyal etkinliklerle doğal yaşama dokunarak dünyayı keşfedebilmenin ve doğa gezilerine meraklı olarak dünyayı keşfetmenin heyecan ve mutluluğunu yaşıyor. Etrafımızı temiz tutarak çevremizi korumak hepimize çok fayda sağlıyor. Artık, doğayı severek gelecek nesillere daha yeşil ve mavi gezegen bırakmak herkesin önemli bir önceliği olmalı. 

Dünyada 2020 ve 2030 yıllardaki ürün, hizmet ve şehirlerin tasarımında çevreci değerler artık kurumsal marka değeri ve itibarın en önemli göstergesi olarak kabul ediliyor ve edilecek. Yeşil üretim için gerekli yeşil tedarikle sağlanan çevrecilik anlayışına göre şirketlerin marka değeri bilinçli olarak yönetilerek kurumsal sürdürülebilirlik sağlanıyor. Tüm şirketler, kuruluşlar ve toplumlar çevreci teknolojilere yatırım yapıyorlar. Bunun dışında da başka bir seçenek yok gibi! Yeşil düşünceye göre hepimiz için çok daha güzel ve yaşanabilir bir dünya mümkün. Yaşayan şirketler ve ülkeler ancak çevreci değerlerle yaşayan bir ekosistemle gelişebiliyor. Bu ekosistem başta şirket olmak üzere hepimizin ve tüm canlıların yaşaması için çok değerli. Ekosistemi yaşatan değerler yeşil tasarım düşüncesinin genetik kodlarında gizli. O, da insanoğlunun genetik kodlarında saklı! Unutmayalım ki yaşayabileceğimiz başka bir dünya yok! Ne dersiniz? Sevgiyle ve sağlıcakla kalınız!

Yazar Hakkında

Prof. Dr. Mahmut Tekin

Eğitimini; Lisans, Yüksek Lisans ve Doktorasını İşletme alanında yaptı. Selçuk Üniversitesi İ.İ.B.F. 1987 yılında Yardımcı Doçent, 1989 yılında doçent ve 1995 yılında Profesör oldu. Halen Selçuk Üniversitesi Bölgesel Gelişme Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürü ve İşletme Bölümü Üretim Yönetimi ve Pazarlama Anabilim Dalı Başkanı olarak çalışıyor.