Kozmetik madde: insan vücudunun epiderma, tırnaklar, kıllar, saçlar, dudaklar ve dış genital organlar gibi değişik dış kısımlarına, dişlere ve ağız mukozasına uygulanmak üzere hazırlanmış, tek veya temel amacı bu kısımları temizlemek, koku vermek, görünümünü değiştirmek ve/veya vücut kokularını düzeltmek ve/veya korumak veya iyi bir durumda tutmak olan bütün preparatlar veya maddelerdir.
Peki bedenimizi maruz bıraktığımız bu kimyasalları ne kadar iyi tanıyoruz. Gelin beraber öğrenelim.
Kozmetikler, kişisel bakım endüstrisinin en hızlı büyüyen alanlarından biri haline gelmiştir ve günümüzde birçok birey, kendisi için uygun formülasyona sahip kozmetik ürünler seçmek ve uygulamak için önemli miktarda zaman ve para ayırmakta; kozmetik endüstrisi bu şekilde büyümeye devam etmektedir [1].
Büyüyen bu endüstrinin ihtiyaçlarını karşılamak için biyoteknolojinin kullanılması, kozmetoloji için giderek önem kazanmaktadır. Son yıllardaki biyoteknolojik gelişmeler, kozmetik formülasyonlarda önemli rol oynayan bir dizi ham maddenin üretilmesi için daha etkili ve verimli yöntemler geliştirilmesine yardımcı olmuştur [1]. Yeni yazı serimizde biyoteknolojik yöntemlerle üretilmiş, kozmetik kullanıma uygun çeşitli fonksiyonlara sahip etkin maddelerin yer aldığı formülasyonların tasarımlarıyla ve kullanım amaçlarıyla beraber tanıtılması/incelenmesi üzerinde duracağız.
Kozmetik ve Kozmesötik
Dekore etmek, süslemek anlamındaki kosmein kelimesinden türetilen kozmetoloji, kozmetik preparatları ve bu preparatlarla ilgili, insan vücudunu sistematik olarak inceleyen bir bilim dalıdır.
İnsanoğlu var olduğundan bu yana güzel görünmek ve çekici olmak arzusuna sahiptir. Bu nedenle, kozmetoloji bilimi alanındaki gelişmeler ilk çağlardan günümüze kadar gittikçe artan bir şekilde devam etmektedir [2]. Kozmetoloji üzerine çalışan araştırmacılar hızla büyüyen kozmetik endüstrisinin ve tüketicinin ihtiyaçlarını karşılamak için, biyoteknoloji ve bitki hücre kültürü teknolojisi gibi yöntemlerle üretilebilecek yeni ürün fikirleri arayışına girmişlerdir. Bu arayış sayesinde biyoteknolojinin, kozmetik formülasyonlardaki rolü giderek artmıştır.
Kozmetik sektörünün yaşlanma karşıtı, hiperpigmentasyon karşıtı, nemlendirici, güneşten koruyucu ürünler ve parfümler dahil olmak üzere, cilt, vücut ve saç için geniş kullanım alanları olan preparatları içine alan çalışma alanları vardır [1]. Ancak kozmetik sektörünün yaygınlaşması ve çeşitlenmesiyle ürünlerden beklenen etki derinleşmiştir. Bu etkiyi sağlamak için kozmetik maddeler, biyoteknolojiden yararlanarak, mikrokapsül, lipozom ve nanopartikül gibi taşıyıcı sistemler içinde hazırlanmaya başlanmıştır.
Ayrıca bu kozmetiklere hücrelerin yenilenmesini hızlandırıcı, cildi besleyici, kan dolaşımını artırıcı, güneşin zararlı etkilerini engelleyici bazı maddeler de ilave edilerek derinin yapı ve fonksiyonları üzerindeki olumlu etkilerinden de yararlanılmaktadır. Bu maddelerin deri üzerinde istenilen etkiyi gösterebilmesi için derinin canlı epidermis veya dermi tabakalarına kadar emilmesi sağlanmıştır (Şekil 1). Böylelikle, etkilerini derinin daha derin tabakalarında göstermeye başlamışlardır. Bundan dolayı, günümüzün bu modern kozmetikleri klasik kozmetik tanımına uymamakta ve ilaçla kozmetik arasında yeni bir grup olarak yer alan kozmesötikleri veya aktif kozmetikleri oluşturmaktadır [2].
Kozmetikler, cildin güzelliğini artırmak veya cildin görünümünü iyileştirmek için kullanılan ajanlardır. Bu ürünlerin satışından ve pazarlanmasından önce güvenliliğinin ve etkililiğinin sunulması gerekmeyebilir. Buna karşılık ilaçlar, hastalıkların tedavisi veya önlenmesini hedefler. Bu sebeple, bu ürünlerin satış ve pazarlamasının ilerleyebilmesi için güvenlilik ve etkililiğinin sağlanması şarttır [1].
Kozmesötik ise “kozmetik ve farmasötik” kelimelerinden türetilmiştir. Bu iki kategori arasında yer alan cilt bakım ürünlerini tarif etmeyi amaçlamaktadır. Kozmesötikler, insan vücudunun görünümünü koruyan ya da iyileştiren, yaşlanma karşıtı, nemlendirici gibi özelliklere sahip ilaç benzeri etkin maddeler içeren kozmetik ürünlerdir [1].Kozmesötikler, kozmetikler ile ilaçlar arasında bir köprü oluşturur; derinin ve saç, tırnak, kıl gibi deriye bağlı oluşumların yapısına ve fonksiyonlarına belli bir dereceye kadar etki ederek olumlu yönde değiştirmeye yarar.
Bu etkileri sayesinde kozmesötikler, kozmetik endüstrisinin en hızlı büyüyen alanı haline gelmiştir. En çok kullanılan kozmesötik ürünler arasında, kırışıklık oluşumunu azaltanlar, yaşlanma karşıtı ürünler, cilt beyazlatıcılar, antioksidanlar ve hücre yenileyiciler yer almaktadır [1].
Kozmesötikler; vitaminler, fitokimyasallar, polisakkaritler, enzimler, antioksidanlar ve esansiyel yağlar gibi etkin maddeler içerirler. Kozmesötiklerin derin etkisi ve cildi iyileştirebilme yeteneği, içerdiği etkin maddenin, bütünlüğünü koruyabilen ve biyolojik olarak aktif formunu hedef bölgeye ulaştıran bir taşıyıcı içerisinde uygun miktarlarda formüle edilmesine bağlıdır.
Son yıllardaki biyoteknolojik gelişmeler, komesötik formülasyonlarda önemli rol oynayan bir dizi ham maddenin üretilmesi için daha etkili ve verimli yöntemler geliştirilmesine yardımcı olmuştur. Rekombinant proteinler, büyüme faktörleri ve sitokinler bir ilaç geliştirme stratejisinin bileşenleri gibi görünse de her biri biyoteknoloji şirketleri tarafından toplumun genç ve güzel görünme arzusunu yerine getirmek için yatırım yapılan bir
yaklaşımı temsil etmektedir [1].
Bir sonraki yazımızda bu yaklaşımları daha yakından tanımaya başlayacağız. O zamana kadar sağlıkla ve güzellikle kalın.
Kaynak:
[1] Sena İstanbulluoğlu, Selin Seda Timur, R. Neslihan Gürsoy, ‘’ Kozmetiklerde KullanılanBiyoteknolojik Etkin ve Yardımcı Maddeler’’, Hacettepe University Journal of the Faculty of
Pharmacy, 2020
[2] http://e-kutuphane.teb.org.tr/pdf/tebakademi/ilac_disi/2.pdf (E.T: 10.11.2020 22:02)