Yeşili Yaşamak…
Düşünsenize… Şehirden uzaklaşarak doğaya yaptığımız bir yolculuk… Sonrasında yeşil bir doğa da olmak… Doyumsuz güzelliğiyle ağaçlar… Yemyeşil otlar… Çiçekler… Kuşlar… Ve ormanın sesi… Ve bazen de sessizliğin sesi… İçimiz kıpır, kıpır sevinç dolu… Orada olmanın heyecanı, sevinci ve mutluluğu… Anlatılamaz… Yaşanabilir ancak… Yeşil yaşamanın yarattığı güzellikle… Yeşili yaşamanın huzuruyla… Yaşamın ve yaşamanın sevinci ve mutluluğuyla “yaşamak budur işte” dediğimiz… Aura etkisiyle olumlu duygular kazanarak kendimizi iyi hissederek sağladığımız haz, keyif ve neşeyle gelen mutluluk… Hiç bitmesini istemediğimiz…!
Yaşadığımız doğa olarak yeşil… Hemen geçmişten günümüze yeryüzünün milyarlarca yıllık oluşumuyla başlayan… Topraklar… Kayalar… Göller… Denizler… Akarsular… Dağlar… Ovalar… Her yerde ve her şeyde yeşil… Yeşil kırlar… Yemyeşil tepeler… Yeşil ağaçlar… Yeşil ormanlar… Yeşil dağlar… Yeşil ovalar… Rengârenk çiçekler… Masmavi bir gökyüzü… Uçuşan kuşlar… Uçuşan kelebekler… Uçuşan arılar… Karıncalar… Yaşadığımız her yerde canlı ve cansız varlıklar… Mükemmel bir yeşil tasarımla oluşan… Ve muhteşem güzelliğiyle sanki büyülenmişçesine baktığımız… Ve bakmaya doyamadığımız… Yeşil Aura atmosferiyle bize bambaşka bir rüya yaşatan… Yeşil ile birlikte her şeyin güzelleştiği sanki hiç uyanmak istemediğimiz… Kendimizi iyi hissederek mutlu olduğumuz…
Yeşil Yaratıcılığın Gizemi…
Gezegendeki tüm canlı ve cansız varlıkların yaşamının kaynağı yeşilin oluşumu, yeşil yaratıcılığın gizeminde saklı… O’da karmaşa da… Baktığımızda, her yerde karmaşa var… Her şeyde karmaşa var… Her an karmaşa var… Ve dün olduğu gibi bugün sürekli karmaşa var… Yarında karmaşa olacak… O vakit yapılması gereken şey karmaşayı anlamak… Ve karmaşadan öğrenebilmek… Ve karmaşayla yaşayabilmek… Hayatımızı etkileyen ve kısıtlayan… Elbette karmaşayı anlayabilirsek çok şey öğrenmiş oluruz… Karmaşa kavramı, Kaos Teorisi yerine kullanılmıştır… Düşünsenize her şey büyük bir karmaşayla başladı… Dünya ve içinde bulunduğu evrenin oluşumu karmaşayla başladı… Ve evren karmaşayla büyüyerek genişliyor… Evrenin oluşumu Büyük Patlama Kuramına (Bing Bang) göre 13.8 milyar yıl önce büyük patlama sonucu oluşan karmaşayla başlamıştır… Evren bu karmaşa sonrası yine karmaşayla şişerek ve genişleyerek büyümektedir.
Karmaşa evrende ve gezegenimizde yaşamın başlamasını, devam etmesini ve sürdürülmesini sağlayan en önemli kavram… Oysa karmaşa, çoğunlukla korku, panik ve heyecan duyulan olmaması istenen bir durum olarak kabul ediliyor… Bu bağlamda karmaşa içinde olumsuzluk barındıran bir kavram olarak kullanılıyor… Sakin, düzenli, belirli sözcüklerinin tersine olumsuz unsurları barındıran bir kavram.. Düzensizlik, belirsizlik, karışıklık gibi… Doğadaki karmaşa kavramı da, vahşi doğa, ilkel doğa, acımasız doğa, gibi olumsuz anlamda kullanılıyor… Oysa karmaşa tüm evrenin var oluşundaki temel güç… Evrendeki ve dünyamızda her karmaşa sonucunda yeni galaksiler, yıldızlar, adalar ve göller oluşuyor… Karmaşa içinde ilginç geometrik şekiller var… Bu fraktal geometrik şekiller… Fraktal geometrik şekil, sürekli aynı kuralı tekrarlayarak sonsuza kadar giden bir örüntüdür… Örüntü sonucu meydana gelen küçük ve büyük şekillerin aynen birbirine benzediği… Karmaşaya yol açan fiziksel ve kimyasal olaylardaki muhteşem matematik ve geometri dengesi… Ve benzerliği… Aynı şekille ve formülle sürekli tekrarlayan düzensizlik içinde olağanüstü denge ve düzen… Karmaşa, düzensizlikten oluşan gizli düzen… Karmaşa düzensizliğin arkasındaki güç… Yaşamın yakıt gücü… Aslında yaşam, karmaşayla başlayan yeşil ile devam eden ve karmaşayla sürekli tekrarlayarak sürdürülen sonsuz bir yolculuk…
Karmaşayla Oluşan Zaman…
Her şeyden önce zamanın oluşumu karmaşaya bağlı… Elbette zamanla birlikte ortaya çıkan doğa ve doğanın oluşumunda karmaşa var… Doğanın sürekliliğinde de karmaşa var… Her yere, her şeye, her yere ve her canlıya karmaşa hâkim… Ve elbette doğa ve yaşam karmaşadan besleniyor… Her yer, her şey, her canlı ve cansız varlık her zaman çok dinamik, enerjik ve aktif olarak hareket halinde… Bu hareketlik sürekli tekrarlanarak hem karmaşanın sonucu ve hem de nedeni olabiliyor…
Karmaşa zamanın oluşumu ve devamındaki en önemli unsur… Ve elbette hayatın da… Ve hayatla karmaşa iç içe… Bir bakıma hayatın temel dinamiği ve enerji gücü karmaşa… Ve hayat karmaşadan besleniyor ve hayatta karmaşa sürekli var… Geçmişten günümüze dünyanın oluşumu, gezegenlerin oluşumu ve yıldızları ve galaksileri oluşumunda hep karmaşa var… Dünyamızda ve evrende zamanın oluşumu gezegenlerin, yıldızların ve galaksilerin sürekli hareket etmelerine göre şekilleniyor… Evrendeki bütün cisimlerin ve varlıkların hareketliliği de karmaşaya yol açıyor… Sürekli hareketlilik ve karmaşa arasındaki muhteşem ilişki ve müthiş denge… Cisimlerin ve uzayın sürekli hareketliliği karmaşaya, karmaşada sürekli hareketliliğe yol açıyor… Olağanüstü büyüsü ve gizemiyle birbirinden beslenerek…
Ve oluşan muhteşem denge karmaşa evrenin oluşumu ve sürekliliğinin temeli… Sanki karmaşa olmasa her şey duracak… Ve hayat bitecek gibi… Dünyanın her an kendi etrafındaki dönüş hızı saatte 1.670 km ve güneşin etrafındaki dönüş hızı 108.000 km bile başlı başına bir karmaşa… Ayrıca dünyadaki her an oluşan fırtınalar, depremler ve yanardağlardan fışkıran lavlar hepsi karmaşa… Sonrasında ortaya çıkan muhteşem denge… Bir tarafta canlılık ve diğer tarafta ölüm iç içe… Birisinin varlığı diğerine bağlı olarak birbirinde beslenen… Madalyonun iki yüzü gibi… Karmaşanın gizemi ve büyüsüyle gelen yaratıcılık… Ve ortaya çıkan olağanüstü güzellikte yeşil… Yanardağların püskürttüğü lavlar sonucu okyanusta oluşan muhteşem adalar, harika mercan resifleri, müthiş güzellikte balıklar, kuşlar ve adada yaşayan olağanüstü canlılar ve mükemmel dengeyle karmaşaya göre oluşan yaşam zinciri…
Karmaşayla Gelen Yaşam…
Zamanın oluşumu ve sürmesi evrendeki tüm cisimlerin ve uzayın hareketliliğine bağlı… Ve sonucunda oluşan karmaşa ve yaşam… Yaşamın karmaşaya göre şekillenmesi… Sanki karmaşa yaşamın sürdürülebilirliğini sağlayan dinamiklerinin en önemlisi gibi… Gezegenimizde yaşamın en önemli bileşeni olarak yenilenme ve yenilikçilik karmaşaya göre şekilleniyor… Ve karmaşanın yaşayan canlı olarak insan ve onun kurduğu şirketin dinamizmi ve sürdürülebilirliğini sağlayan yaşam kaynağı olduğu görülüyor… Başarılı insan ve şirketlerin karmaşayı iyi yönetenlerden olması tesadüf değil…!
Karmaşayla gelen yaşamda karmaşa ve yaratıcılık iç içe… Evrendeki karmaşaya yaratıcılık ve evrendeki atomların küçük bir bileşimi olan insanın yaratıcılık yeteneklerinin ortaya çıkması karmaşadan besleniyor… Yaratıcılık, yeni ve değerli bir şey oluşturarak var edebilme yeteneği… Yaratıcılık, evrende ve onun küçük bir parçası olan her insanda var… Evrenin yaratıcılığı evrensel kurallara ve yasalara göre şekilleniyor… Örneğin; yanardağların faaliyetleri ve depremler yerkürenin yapısına ve hareketliliğine göre oluşuyor… Evrendeki karmaşaya göre oluşan yaratıcılığın ortaya çıkması için gerekli koşulların ve ortamın oluşması da gerekiyor. Benzer şekilde insanın yeşil yaratıcılığının ortaya çıkması için de gerekli koşullar ve ortama gerekesinim var… İnsan için yeşil yaratıcılık doğa için faydalı fikirler üreterek ürünlere dönüştürebilme yeteneği… Yeşil yaratıcılık doğa için ortaya çıkan sorunlara çözüm olarak fikirler geliştirerek uygulamak… Örneğin; çevreci ve temiz enerji üreten akıllı sistemlerle çalışmak… Kişisel olarak yeşil yaratıcılık, bireyin içindeki yetenek kapasitesiyle ilgili… Bu yetenek yaratıcılık becerileriyle de geliştirilebiliyor…
Yeşil yaratıcılık hayal gücünün yenilikle ile akıl yürütme arasında oluşan ilişkiye göre şekilleniyor… Yeşil yaratıcılık duygulara bağlı sezgi gücü… Yeşille ilgili hayaller… Bu hayallerin sonsuz… Elbette Yeşil yaratıcılık duygu, merak, heyecan ve coşkunun hayal gücü ile akıl gücünün bileşimiyle ortaya çıkan eser… Yeşil yaratıcılıkta özellikle duygusal zekâ önemli… Aslında her şey duygularımıza göre şekillenen düşüncelerimizin eseri… Yeşil yaratıcılıkta duygusal zekâyı öne çıkaran kişisel müzik, resim, tiyatro ve şiir gibi yeteneklerin duygusal sezgi gücünü kullanılıyor… Duyusal sezgi gücü, akıl gücü ile birlikte kullanılıyor… Böylece yeşille ilgili sorunlara çözüm geliştiriliyor… Bu bağlamda yaratıcı düşünmeye gereksinim var… Yaratıcı düşünme için düşünme kalıplarının değişmesi gerekiyor… Bizim norma düşünme şeklimiz düz mantık da denilen Doğrusal (lineer) düşünme… Oysa yaratıcı çözümler için bu düşünce kalıbına ek olarak Doğrusal olmayan (nonlineer) düşünme, Çapraz (lateral) düşünme, Bütüncül (holistik) düşünme ve Evrensel (integral) düşünce biçimleriyle zenginleştirmesi gerekiyor…
Böylece bütünleşik olarak çok yönlü düşünme ile yenilikçi ve yaratıcı olabiliriz… Düz mantık düşünmeye göre örneğin, karmaşayla birlikte olayları ve sonuçlarını öngöremiyoruz… Bu durum bizim korku ve endişe duymamıza yol açıyor… Oysa farklı bir düşünme yaklaşımıyla karmaşanın hayatın bir dinamizmi olduğunu kabul edebiliriz. Böylece karmaşanın içinde önemli fırsatlar olduğu bilinciyle davranarak karmaşa yeşil yaratıcılıkla yenilikler ve yeni çözümler sağlıyor… Yeşil yaratıcı düşünme ile endişe ve korku yerini yeni arayışlara bırakıyor… Karmaşa sonucu ortaya çıkan fırsatlardan yararlanılmasını sağlayan yenilikçi yeşil uygulamalar yeşil yaratıcılığı geliştiriyor… Yeşil yaratıcılık için düşünce kalıplarımızı değiştirerek yaşanabilir bir dünya için örnek yenilikçi yeşil uygulamalar yapılabilir… Örneğin; Sıfır Atık, Sürdürülebilir Akıllı Şehir, Yenilenebilir Enerji, gibi uygulamalar… Bu ve benzeri yenilikçi ve yaratıcı çözümler küresel ısınmayı önleyerek iklim değişikliğini de ortadan kaldırıyor…
Yeşil Yaratıcılık Karmaşaya Bağlı…
Her şeyden önce Yeşil yaratıcılık karmaşaya bağlı… Her karmaşa dönemi yaratıcığın ortaya çıkması için önemli fırsatlar sunuyor… Bu bağlamda yaratıcılık büyük ölçüde karmaşaya bağlı… Ve de karmaşadan besleniyor… Karmaşanın hayatı değiştiren gizemi ve büyüsüyle gelen yaratıcılık… Yaratıcılık için gerekli olan duyusal sezginin gücüne göre yaratıcı düşünmeye göre akıl gücü ile birlikte kullanılıyor… Böylece yenilikçi ve yaratıcı çözümler ve ürünler üretilebiliyor… Her şeyden önce karmaşa bir dengesizlik durumu… Ve bu dengesizlik yaratıcılık için ideal bir durum… Doğa olaylarına baktığımızda bu dengesizlik tıpkı suyun bulanması gibi… Suyun bulanması başlı başına bir karmaşa… Su, yağmurların yağması sonucu oluşan sellerle bulanır… Ve suyun bulanmasından sonra durulma oluyor… Suyun bulanık olması bir bakıma sonradan ortaya çıkacak olan bolluk ve bereketinde habercisi… Bu bağlamda tıpkı suyun bulanarak durulmasında olduğu gibi karmaşayla ortaya çıkan fırsatlar ve dengeye kavuşma her zaman var olacak…
Doğada olduğu gibi bizim karmaşayı yöneterek önemli kazanımlar sağlamamız mümkün… Karmaşayı yönetme öngörümüze bağlı olarak geliştireceğimiz karmaşa yönetim planlarımız önemli… Bu bağlamda karmaşayı yönetim stratejilerine uygun kararları vererek taktik ve operasyonel uygulamalarımız çok değerli… Özellikle Pandemi döneminde… Zaten Pandemi öncesi dönemde de her an karmaşayla baş etmeye çalışmıyor muyduk…? Yapılan her yenilik ve yeni uygulamalar karmaşaya yol açıyor… Örneğin; Internet, akıllı teknoloji ve akıllı sistemlerle birlikte dijitalleşme başlı başına karmaşaya yol açmıştır… Bütün bu karmaşanın yeşil düşünce yaklaşımıyla doğa odaklı olarak tasarlanması gerekiyor… Akıllı iş ağı zekâsıyla yapılan dijital iş süreçlerinin ve işlemlerinin Yeşil yaratıcılıkla bütünleşik olması önemli… Örneğin; online olarak e-fatura, e-ödeme, e-işletme uygulamaları kağıt, kalem, dosya, akaryakıt, enerji ve zaman kullanımını ortadan kaldırdığı için çevreci yeşil yaratıcı uygulamalar… Akıllı bina yönetim sistemi ile yağmur suyunun kullanılması, güneş enerjisi ile binanın ısı ve elektriğinin karşılanması… Akıllı olan uygulamalar aynı zamanda çevreci de…
Yeşil Yaratıcılık…
Karmaşa süreçleriyle ortaya çıkan “Yeşil Yaratıcılık” dünyamızda yeşilin gizeminde saklı… Doğanın karmaşasına direnmek mümkün değil… Karmaşa yeşilin ve yaşamın temel dinamiği… Yeşille yaşama sanatı, karmaşayı yaşamın kaynağı olarak görmek ve ona saygı duyarak yaşamak… Her şeyin karmaşanın gizeminde saklı olduğunu bilerek yaratıcılığı ortaya çıkarmak üzere onu dört gözle beklemek… Örneğin; okyanusta oluşan fırtınanın denizde oluşturduğu karmaşa sonucu denizde küçük balıkların ortaya çıkan besinlerle beslenmek üzere hareket etmeleri ve bunlardan beslenen büyük balıklar, kuşlar ve diğer canlılar… Karmaşanın gizemi ve büyüsü… Karmaşanın çelişkilerden ve zıtlıklardan beslenerek oluşan muhteşem dengesi… Benzer şekilde akıllı ve çevreci örneğin, rüzgâr enerjisiyle çalışan elektrik santrali için rüzgâra ve dalga enerjisiyle çalışan elektrik santrali için dalgaya gereksinim var… Rüzgâr ve dalgaların oluşumu karmaşaya bağlı… Ve gökyüzünde sürekli hareket halinde karmaşayla oluşan yıldızları, galaksileri seyretmenin doyumsuz güzelliği…
Evrende ve gezegenimizde oluşan karmaşaya müdahil olarak onu önlemek neredeyse imkânsız…! Örneğin; fırtınalar, yanardağ patlamaları, aşırı yağmurlar, depremler, heyelanlar… Ancak insanoğlu sınırlı da olsa kendi çevresinde oluşan karmaşayı yönetebiliyor… Örneğin; fırtınalara, sellere, depremlere karşı önlem amacıyla afet yönetim sistemleriyle karmaşa yönetilebiliyor… Gezegenimizdeki bütün canlılar ortaya çıkan karmaşanın getirdiği koşullara uyum sağlama yeteneği gösterebiliyorlar… Bu uyum yeteneği bir bakıma onların hayatta kalmasını sağlıyor… Genetik kodlarında saklı olarak nesillere aktarılıyor… Elbette yaşamın temel dinamikleri ve yaşama sevinci karmaşanın getirdiği değişikliklerin gizeminde saklı… O da yenilik ve yaratıcılık ta… Yenilikle hep yeni ve yeniye olan yöneliş ve yaratıcılık… Yaratıcılık ve yenilik iç içe… Yaratıcılıkla oluşan yenilenme ve yenilik… Yenilenmeyle oluşan yaratıcılık… Ve muhteşem denge… Örneğin; Pandemi döneminde doğanının yenilenmesiyle oluşan yeşilin ve mavinin güzelliği… Örneğin; Boğaziçi’nde yüzen yunuslar, her yerde doğanın yeşillenmesi, balıkların çoğalarak ve kıyılarda yüzmesi…
Yeşille Yaşamanın Gizemi Ve Büyüsü…
Olağanüstü gizemi ve büyüsüyle doğa canlı ve cansız varlıklarıyla içinde yaşadığımız için her şey… Aldığımız nefes… İçtiğimiz su… Yediğimiz her şey… Yaşadığımız yer, evimiz… Hayatımız… Varlığımız… Nasıl yaşayabiliriz ki O’nsuz…! Her şeyden önce Yeşil doğadaki canlı yaşamı ve hayatı simgeliyor. Dünyada yeşil yoksa, hayatta yok! Yeşil, yeryüzünde yaşayan tüm canlılar için hayat demek! Yeşil ile doğa ve yaşam iç içe… Yeşil yaşamın kaynağı… Yeşil doğa yaşadığımız çevremiz… Doğa karmaşaya bağlı olarak sürekli olarak yenileniyor, şekilleniyor ve değiştiriyor… Karmaşa canlı ve cansız varlıkların oluşumu ve yaşam kaynağı… Doğa karmaşaya bağlı olarak genellikle insan etkinliğinin dışında doğal güzellikleriyle gelişiyor… Doğa madde ve enerjiden oluşuyor… Doğa insanın içinde yaşadığı ortam olarak canlı ve cansız varlıkların madde ve enerjileriyle yeşille yaşamanın gizemi ve büyüsü etkileşim halinde… Her an sürekli olarak… Yağmur damlasında… Kar tanesinde… Denizin dalgalarında… Rüzgârın sesinde… Yanardağlarda fışkıran lavların ateşinde… Kaynayan sıcak suların buharında… Yıldızların yanıp sönen ışığında… Her zaman… Her şeyde… Her yerde… Canlı ve cansız varlıklarla…
Mükemmel bir şekilde karmaşa doğada yaşam ve ölüm içi içe birbirinden beslenerek süregelen yaşam döngüsü… Karmaşa muhteşem dengesiyle geçmişten günümüze sürdürülebilir olarak yaşamın merkezinde… Olağanüstü gizemi ve büyüsüyle henüz tam olarak anlaşılamayan… Örneğin; uzaydan çekilen fırtınaların görüntüsü… Yanardağlardan fışkıran lavlar muhteşem renkleri… Karmaşayla bir yerlerde bir şekilde her şeyin bir gün son bulması ve yeniden doğması… Doğanın yaşam döngüsünde karmaşayla gelen yeşil yaratıcılıkla var olan… Milyarlarca yıldır süregelen ekosistem döngüsü…
Yeşille yaşamanın gizemi ve büyüsü doğaya dokunabilmek… O’nu hissedebilmek… Doyasıya yaşamak… Yeşille yaşamanın büyüsü heyecanı, sevinci, sakinliği, huzuru ve mutluluğu çağrıştırıyor… Doğayla baş başa kaldığımızda örneğin, bir ormanda veya bir denizde ya da dağ başında auro etkisiyle insan vücudunda serotonin ve endorfin hormonu salgılanıyor… Bu hormon insana mutluluk hissi veriyor… Doğadaki kuş sesleri, su sesi, dalgaların sesi, rüzgârın sesi ya da doğadaki sessizliğin sesi insan daha sakin ve huzurlu olarak mutlu olmasını sağlıyor… Doğadaki Auro elektromanyetik dalgalar ve ışınlar insan beynindeki hücreler arasında kimyasal etkileşimle mutluluğu sağlayan serotoninin ve endorfinin hormonlarının salgılanması depresyonu önlüyor… Yeşilin ve doğal çevrenin Auro etkisiyle insan olumlu duygular kazanarak inanılmaz bir şekilde enerjik olabiliyor…
Doğada yeşilin olağanüstü gizemi ve muhteşem büyüsü insanda müthiş hayranlık uyandırıyor… İnsan gözünü yeşile bakmaktan alamıyor… Yeşil gözü dinlendiriyor… Yeşile dokunabilmek insana müthiş haz ve keyifle doğayla yaşamanın sevincini yaşatıyor… Gece açık bir havada gökyüzünde yıldızlar, ay, Venüs ve Mars gezegenlerini seyretmenin büyüsü ve doyumsuz keyfi… Denizde veya gölde dalgaların sesini dinlemek… Ormanda ağaçlar arasında yürümek… Kırlarda yeşille yapılan bir yolculuk… Ağaçların çiçek açması, meyve vermesi, son baharda yaprak dökmesi… Doğada kuş seslerini dinlemek… İnsanın doğasında var olan yeşille yaşamanın öğrendiklerinin hayatına kattığı fayda ve değerin sevinci ve doyasıya yaşamanın keyfiyle haz alarak mutlu oluyor… Örneğin; doğada yaşamanın bilinciyle hareket eden bir kişinin Yeşil Auro’nın sağladığı hayat enerjisiyle birlikte büyük coşkuyla ve motivasyonla yaparak başarılı olabiliyor… Başarılı olmak da mutluluğu artırıyor… Kişisel ve bireysel olarak insanın mutlu olması onun memnuniyet duymasını da sağlıyor… Bu durumda insanın yaşam kalitesi artıyor… Sanki yeşille yaşamanın gizemi ve büyüsü insanın genetik kodlarında saklı… O’da yeşilin doğasında var olan karmaşa da… Ve karmaşa doğanın bir parçası olan insanın içindeki iniş ve çıkışlarıyla… Yenilik ve yaratıcılığa açılan kapı… Sahi siz, yeşilin sevinci ve mutluluğunu doyasıya yaşadınız mı…? En son ne zaman…? Sevgiyle ve sağlıcakla kalınız…!