Kozmetiklerde Kullanılan Biyoteknolojik Maddeler

kozmetik kolajen

Bir önceki yazımızda kozmetik sektörü ile kozmetik bilimine kısaca bakış atmış ve bu alanda biyoteknolojik uygulamaların önemini vurgulamıştık.

Okuyun: Kozmetik ve Biyoteknoloji

Bu yazımızda kozmetiklerde kullanılan biyoteknolojik maddelerden peptid ve proteinlerden bahsedeceğiz. Hazırsanız başlayalım.

Peptid ve Proteinler

Peptitler, amino asitlerden oluşan kısa zincirlerdir. Bazıları insan vücudunda doğal olarak bulunur ve savunma, bağışıklık, büyüme, homeostaz ve üreme dahil olmak üzere çeşitli fizyolojik süreçlerde özellikle sinyal molekülleri veya düzenleyici moleküller olarak çeşitli biyolojik roller oynamaktadırlar. Diğer yandan, biyomimetik peptitler, fizyolojik peptitlere (10 ile 15 amino asit arasında değişen bir diziye sahip oligopeptitler) özdeş bir amino asit dizisine sahip olan, fakat biyoteknolojik olarak sentezlenen bileşiklerdir [1].

Genellikle “yaşamın yapı taşları” olarak adlandırılan amino asitler, peptit ve proteinler hem beslenme hem de sağlık alanında uzun süredir önemli rol oynarlar. Kozmesötiklerin formülasyonunda yer alan peptit ve proteinler, kozmetik pazarındaki en popüler bileşenlerdir [1]. Bunları sıralarsak:

  1. Hücre yenilenmesini ve çoğalmasını stimüle ederler,
  2. Hücre hareketliliğini arttırırlar,
  3. Doku onarıcı ve iyileştirici etkileri vardır,
  4. Hücrelere O2 taşınmasını arttırırlar,
  5. Cildin yaşlanma belirtilerinin azaltırlar,
  6. Saç bakımı için gerekli olan yüksek ağırlıklı proteinleri oluştururlar [2].

En çok kullanılan protein kaynaklı maddeler; kolajen, elastin, keratin ve glikoproteinlerdir:

1. Kolajen

Kozmetik preparatlarda sıkça kullanılan kolajen, derinin yapıtaşlarından birisi olarak bilinir. Kolajen, kozmetikten çok ilaç olarak kabul edilebilir. Kozmetiklerde kullanılan değişik kolajen formları arasında kolajen aminoasitleri, molekül ağırlıkları 1000 ile 25000 Dalton arasında olan kolajen hidrolizatları ve 1.000.000 Dalton olan kolajen lifleri vardır. Lif dışında hepsinin nemlendirici özelliği bulunmaktadır.

Kolajen lifleri kozmetik maskelerde kullanılıp, mikrosünger görevi yaparak ağırlığının otuz katı su absorbe eder ve nemlenince jel benzeri bir yapı oluşturarak deriye düzgün şekil verir.

Ayrıca kondroitin sülfat adlı mukopolisakkaride bağlanarak yanıklarda yaralı yere ekleme yaparak iyileşmesini sağlarlar. Enjekte olarak uygulanan çözünür kollajen ise, dermal doku tarafından absorbe edildiğinde kırışıklıkların giderilmesinde olumlu etki yapar [3].

2. Elastin

Elastin su varlığında plastik bir esneklik gösteren polimerik bir maddedir. Cildin yaşlanmasıyla görülen mekanik özelliklerdeki değişiklikler elastin ağının degradasyonuna, yani hidrofobik gruplarına lipit eklenmesine ve kalsiyum, magnezyum içeriğindeki artışa bağlıdır.

Elastinin kozmetiklerde kullanılmasının başlıca nedenleri, maddenin viskoelastik özelliği nedeni ile derinin elastikliğini artırması ve çözünür elastinin derinin kendi elastinindeki kayıpları önleyerek yaşlanmayı gidermesidir. Elastin türevi peptidleri içeren preparatlar temizleyici krem ve yara iyileştirici olarak kullanılır [3].

3. Keratin

İlk keratinli kozmetik ürün saç uzatıcı bir ürün olup, tavşan kürkü ve insan saçından elde edilen keratin hidrolizatı içermiştir. Keratinin deri üzerinde koruyucu kolloid etkisi yapar, derinin nem tutucu özelliğini artırarak sertlik ve kırışıklığı en aza indirir ve deterjanlarla oluşan çatlama ve irritasyona karşı cildi korur [3].

4. Glikoproteinler

Glikoproteinler epidermal değişme işlemini sağlarlar. Bunlardan biri olan fibronektin, fibroblastlarda kolajene bağlanmış şekilde bulunur. Fibronektinin hücre adhezyonunda rol oynadığı bilinir. Deneysel sonuçlara göre hem fibronektin, hem de fibrinojen yara kapanmasında epitel hücrelerinin göçü için uygun bir substrat oluşturarak önemli rol oynarlar [3].

Ayrıca son birkaç yılda dikkate değer biyolojik aktiviteye sahip çeşitli peptitler sentezlenmiştir. Bu peptitler sadece kozmetiklerde değil terapötiklerde, immünolojide ve gıda bilimlerine kadar çeşitli alanlarda kullanılabilmektedir. Biyomimetik, biyoaktif ya da topikal peptitler olarak adlandırılan sentetik bileşikler, ciltten geçirgenliği, kararlılığı, çözünürlüğü ve hücre reseptörleri ile daha iyi etkileşimi artırmak gibi halihazırda var olan fizyolojik işlevleri geliştiren modifiye amino asit zincirlerinden oluşmaktadır.

Bu sentetik bileşikler, yaşlanma, hiperpigmentasyon, yağlanma, kırışıklık gibi çeşitli cilt hasarlarının iyileştirilmesi için formüle edilip topikal yolla kullanılmaktadır. Ayrıca kolajen ve elastin sentezini uyarmakta, yara iyileşmesini hızlandırmakta, fibroblast proliferasyonunu artırmakta ve büyüme faktörleri veya sıkılaştırıcı ajanlar gibi davranabilmektedirler [1].

Okuyun: Kozmetik Ürünlerde Bulunan Kimyasallar ve Sağlığa Zararları

Biyoaktif peptitler, tüm ilaç şirketlerinin satışlarının %10’unu oluşturmaktadır. Formülasyonlarında biyoaktif peptit içeren kozmetik ürünün, ticarileştirilmesi için etkililik ve güvenlilik testlerine tabi tutulmalıdır [1]. Çizelge 1 ‘de çeşitli peptit ve proteinlerin kozmetik ürünlerde kullanım amaçları verilmiştir.

kozmetik ürünlerde bulunan peptitler

Kaynak: 

[1] Sena İstanbulluoğlu, Selin Seda Timur, R. Neslihan Gürsoy, ‘’ Kozmetiklerde Kullanılan Biyoteknolojik Etkin ve Yardımcı Maddeler’’, Hacettepe University Journal of the Faculty of Pharmacy, 2020

[2] http://e-kutuphane.teb.org.tr/pdf/tebakademi/ilac_disi/2.pdf (E.T: 10.11.2020 22:02)

[3] Erem Memişoğlu, Filiz Öner, ‘’ Deriye Uygulanan Protein İçeren Kozmetik Preparatlar’’, FABAD J. Pluırm. Sci., 19, 153~165, 1994

Yazar Hakkında

Zeynep Aktaş

1998 doğumlu, bilimin dünyayı kurtaracağına inanan ve bilim insanı olmak için çalışan bir Kimya Mühendisi.

LinkedIn'de Ziyaret Et