Çevre kirliliği günümüzün en büyük problemlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Özellikle doğal kaynak suyu ve doğal mineralli sular gibi yer altı su kaynaklarının kirlenmesi doğal yaşamı doğrudan etkilemektedir.
Sular için kirleticiler mikrobiyal, kimyasal ve radyolojik kirleticiler olarak üç ana sınıfa ayrılabilir. Kimyasal kirleticiler sınıfında genellikle ilk aklımıza gelenler ağır metaller, pestisitler, ilaç kalıntıları gibi toksisitesi yüksek olan bileşenlerdir. Ancak gıda katkı maddesi olarak kullanılan bazı hammaddelerin de ne yazık ki çevreye olumsuz etkileri olabilir. Bu sınıfta yer alan hammaddelerden biri ise yapay tatlandırıcılardır (WHO).
Tatlı lezzete sahip yiyecek ve içecekler her yaştan ve cinsiyetten insanların sıklıkla severek tükettiği gıdalar içerisinde yer almaktadır. Günümüzde şekerin kalorisinin yüksek olması bunun beraberinde obezite, diyabet gibi bazı rahatsızlıkları tetiklemesi sebebi ile tatlı lezzetini verebilecek farklı hammaddeler alternatifleri karşımıza çıkmaktadır (Z. Gun vd., D. B. Mawhinney vd.).
Gıda ürünlerine tatlılık lezzeti vermek adına pekmez, bal, hurma gibi besinlere ek doğal tatlandırıcılar, yapay tatlandırıcılar ve şeker alkolleri gibi gıda hammaddeleri de kullanılabilir. Yapay tatlandırıcılar kalorisiz oldukları için gıdalarda şeker yerine sıklıkla kullanılan hammaddeler arasında ilk sıralarda gelir. Yapay tatlandırıcıların,19. yy’ın sonlarına doğru kullanımı yaygınlaşmıştır. Günümüzde en sık kullanılan ve FDA (Amerika Birleşik Devletleri Gıda ve İlaç Dairesi) tarafından onaylanan tatlandırıcılar ise; sakkarin, aspartam, asesülfam potasyum, sukraloz, neotamin ve advantamdır (M. Pehlivan ve E. Köksal).
Yer Altı ve Yüzey Sularına Karışıyor!
Suda çözünürlükleri çok iyi olması sebebi ile özellikle içecek sektöründe en sık kullanılanlar ise; Sodyum Sakarin, Aspartam, Assesülfam Potasyum ve Sukralozdur. Ancak kullanılan hammaddelerin düzgün bertaraf edilememesi veya tatlandırıcılı gıdaların bilinçsizce çevreye atılması günümüzde bir çevre sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bilinçsizce çevreye atılan bu gıda ürünleri zamanla toprağa karışmaktadır. Atmosferdeki su döngüsünün etkisi ile de hem yer altı kaynaklarında hem de yüzey sularında zamanla tatlandırıcı kalıntılarına rastlanılmaktadır.
Son zamanlarda atık suları ile başlayan analiz çalışmalarında bu tür yapay tatlandırıcılar tespit edilmeye başlanmıştır. Konu ile ilgili çalışmaların sayısı ve kapsamı artırıldığında ise yapay tatlandırıcıların aslında doğal mineralli su ve doğal kaynak suyu gibi yer altı sularına ve yüzey sularına da karıştığı analiz sonuçları ile kanıtlanmıştır.
Tespit miktarlarının artması da Avrupa Birliği’ni harekete geçirmiştir. Günümüzde doğal kaynak suları ve doğal maden sularının saflığını kontrol etmek amacı ile oluşturulan ‘Orijinal Saflık (Original Purity)’ parametrelerine tatlandırıcı kalıntılarının da eklenmesine karar verilmiştir (N. Perkola vd.)
Doğal yaşama olan sorumluluklarımızı yerine getirmek adına bizler de çevremize karşı daha bilinçli davranmalıyız. Atıklarımızı gıda atığı olsa dahi ayrıştırmadan bilinçsizce doğaya bırakmadan bu sorumluluğumuzu kendi adımıza yerine getirmiş olmalıyız.
Kaynak:
- World Health Organization (WHO) Guidelines for Drinking-Water Quality, Third Edition Incorporating The First And Second (https://www.who.int/water_sanitation_health/dwq/fulltext.pdf) (E.T. 05.11.2019).
- Z. Gun vd., 2012, ‘A novel solid-phase extraction for the concentratin of sweeteners in water and analysis by ion-pair liqiuid chromatography-triple quadrupole mass spectrometry’, Journal of Chromatograaphy A, 127 (2013), 87-96.
- D. B. Mawhinney vd., 2011, ‘Artificial Sweetener Sucralose in U.S. Drinking Water Systems’, Environ. Sci. Techol. 45, 8716-8722
- M. Pehlivan, E. Köksal, Doğal ve yapay tatlandırıcıların glukoz intoleransı, karaciğer enzimleri ve oksidatif stres üzerine etkisi, Mersin Üniv. Sağlık Bilim Dergisi 2020;13 (1): 140-154.
- Noora Perkola, Pirjo Sainio, Quantification of Four Artificial Sweeteners in Finnish Surface Waters with Isotope-dilution Mass Spectrometry, Environmental Pollution, 184 (2014): 391-396.