Son yedi senedir hiç olmadığı kadar net bir şekilde büyüme beklentisi konuşuldu bu yıl Davos’ta. Bununla birlikte ekonomik büyümenin getirisi olan çevresel zararlar ve karbon ayak-izinin artışı iklim üzerine yapılan görüşmelerin önemini büyük oranda yükseltti.
Dünya Ekonomik Forumu 2018 Davos gündeminin en önemli konularından biri sürdürülebilirlik alanı adına olanlar oldu. Bu alandaki ekonomik ve ülkesel bazdaki incelemeler dikkate alındı. Dikkat çekenler arasında dünyaca ünlü dev şirketlerin bu alandaki cesur hamleleri ve taahhütleri oldu.
İçindekiler
Ekonomik Büyüme İklim Üzerinde Negatif Etkili
Davos’ta yapılan ankete katılan 1300 liderin yüzde 57’si önümüzdeki 1 yıl içerisinde ekonominin sürekli büyüyeceğini düşündüklerini belirtti. Bu da ekonomik gelişim konusunda dünya genelinde bir kanı olduğunu ortaya çıkardı. Ancak bu büyümenin olmakta olan ve artarak devam edecek olan çevresel zararlı etkileri ve karbon ayak-izini artırması da iklim değişiklikleri ve önlemleri için yapılan taahhütlerin değerini artırdı. Yine de bazı devletler bu konuda o kadar da ilerici olmadı ve sürdürülebilirliği desteklemez söylemler ve atılımlar yaptı. Ancak genel olarak bir ilerleme kaydedilmesi ve bu konunun öneminin artmış olması umut verici oldu.
Sürdürülebirlik Alanında Kapsamlı Bir Endeks Oluşturuldu
Gayri safi yurtiçi hasıla (GSYH) verilerinin ekonomik gelişmişlikte ölçüt olarak kullanıldığı ancak bunun çevresel ve sosyal alandaki etkileri göz önüne almaması nedeni ile ülkelerin sürdürülebilirlik alanındaki gelişmişliklerine ayna tutmadığı önemle değinilen konulardan biriydi. Bu nedenle Kapsayıcı Gelişmişlik Endeksi (Inclusive Development Index-IDI), Dünya Ekonomik Forumu tarafından oluşturuldu ve bu eksik alanda bir perspektif sundu. Bu endekste temel olarak 3 alan değerlendirildi, büyüme-gelişme, kapsayıcılık ve nesiller arası öz sermaye.
Endeksten çıkarılan genel sonuç şöyle oldu; GSYH son 10 yılda arttı ve bu artış devam etti ancak bu durum kamuda refah sağlamadı ve mutsuzluk arttı, özellikle 2012’den beri nesiller arası öz sermayede ciddi bir gerileme var. Bu nedenle hem Paris Anlaşması hem de BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri’ni ulaşılabilir kılmak adına karbon kullanımı yoğunluğu ve tasarruf oranlarının iyilieştirilmesinin aciliyetine vurgu yapıldı.
Endeks genel olarak gelişmiş ülkelerin sürdürülebilirlik alanında daha iyi olduklarını ortaya çıkardı.
Son 5 yılda çevresel risklerde ciddi bir artış söz konusu. Bu da sürdürülebilirlik çalışmalarında her ükenin payına önemli işler düştüğünü bir kez daha gösterdi.