KPMG : “Artan enerji tüketimini yenilenebilir karşılıyor”

Yazan Ekolojist

KPMG Türkiye, Enerji Sektörü Bakışı 2018 raporu açıklandı. Raporla sektördeki 2017 yılı içerisindeki gösterilen performansın ve 2018 yılı içerisinde yapılması planlananların değerlendirilmesi yapıldı. Dünya çapında enerji sarfiyatının 2040 yılına doğru yüzde 28 artması öngörülürmekteyken, değişmekte olan coğrafik ve ekonomi temelli dengeler enerji piyasasını uzun dönemde yeni çözümlere zorluyor.

Böylelikle yenilenebilir enerji dünyada en hızla büyümekte olan enerji kaynakları olarak öne çıkıyor. Fakat kömürün, petrolün ve doğal gazın 2040’lara doğru temel enerji kaynakları olacağı düşünülmekte. Türkiye içerisinde ise 2018 yılında hükümet tarafından gerçekleştirilecek yerli enerji politikasının damga vuracağı düşünülüyor.

KPMG Türk Enerji ve Doğal Kaynakları Sektörü Liderliğindeki Ümit Bilirgen , “Türkiye gündemi yerli enerjide müdahaleler çevresinde yoğunlaşmakta. 2017 yılında temel atılmış olan Akkuyu Nükleer Santrali inşaatının başlaması, hakkında çok konuşulan bir konu olacak. Bununla birlikte Türk tarihinde ilk defa deniz sondajı, ülkenin kendine ait sondaj gemisi ile Akdeniz içerisinde 2018 yılı itibariyle yapılacak. YEKA ihalesi ve yerli kömüre teşviklerle 2018 yılını yerli enerji hedefleriyle geçirmeyi düşünüyoruz .” diye konuştu.

Yenilenebilir Enerji Yükseliş Gösteriyor

İçindekiler

Dünya çapında enerji tüketiminin arttığı gözleniyor. Küresel enerji tüketiminin 2040 yılına doğru yüzde 28 artacağı öngörülmekte. Hızlı bir şekilde artan bu tüketim karşısında yenilenebilir enerji yükselmekte. Yeşil enerjinin, yeni teknolojilerle ve enerji politikasıyla yenilenebilir enerjinin dünyada en hızla büyümekte olan enerji kaynakları olacağı öngörülüyor.

Fakat kısa vadeli olarak kömürün ,petrolün ve doğalgazın 2040 yılına kadar temel enerji kaynağı olacağı düşünülüyor. 2040 yılında dünyadaki enerji tüketiminin yüzde 77’si halen fosil yakıtlar ile sağlanacak.

2018 yılı ile 2040 yılı arası nükleer enerji tüketiminin 1.5 kat artacağı düşünülüyor. Bunla beraber dünyada en hızla büyüyecek ikinci enerji kaynağının nükleer enerji olacağı düşünülüyor. Türkiye’de elektrik enerjisinin gücü 2016 yılında 78 Bin MW’ken,1 Kasım 2017 ‘de 82 Bin MW’a erişti. Türkiye’de elektrik enerjisi üretiminde en can alıcı kaynaklardan biri olan doğalgazın yüzde 99’u ithal edilmekte. Doğalgazın yüzde 43’ü Ortadoğu ülkelerine, yüzde 29’u Rusya’ya ,yüzde 16’sı ise Afrika-Asya Pasifik ülkelerine ait. Hidroelektrik santral bakımından ise Türkiye’nin elektrik enerjisinin yüzde 34’ü sağlanmaktadır. Ülkemizde hidroelektrik bakımından dünyanın toplamının yüzde 1’i Avrupa toplamının yüzde 16’sı oranında üretim gerçekleşiyor.

 

 

Yerli Kömürde Teşvikler Geliyor

Ülkemizde elektrik üretimi bakımından kömürün payı yüzde 21 . Enerji Bakanlığı 2023 yılına kadar tüm linyit ve taş kömürü rezervlerinin enerji üretiminde değerlendirilmesine yönelik çalışmaları ve özel sektörde teşvik olanaklarına destek vermeyi planlamakta. Türkiye, içerisinde 17 milyar ton üzeri çıkarılması beklenen yerli kömür rezervlerinin teknolojik ve çevreci kriterler ile ekonomiye kazandırmayı hedefliyor.

Türkiye Rüzgar Enerjisine Uygun

Yenilenebilir enerjinin ana kaynakları arasında yer alan rüzgar enerjisinde üretim hızlı bir şekilde artıyor. Dünya çapında 2000 yılı içerisinde 17 GW rüzgar enerjisiyle elektrik üretimi, 2015 yılı içerinde 432 GW olarak gerçekleşti. 2030’lu yıllarda 1.750 GW olması öngörlüyor. Ülkemizde de rüzgar enerjisiyle üretim yükselmekte. 2016 yılında rüzgar enerjisi santralleri gücü 5 Bin 700 MW’ken 2017 yılında 6 Bin 300’e yükseldi.

Ülkemizde rüzgar enerjisiyle üretim potansiyelinin 48 Bin MW olduğu düşünülüyor. Bu üretim alanları Tükiye’nin yüzölçümünün yüzde 1.5 ‘una denk gelmektedir. Bu veriler de rüzgar enerjisinde Türkiye’nin avantajı olan bir coğrafya içerisinde olduğu görülüyor.

Güneş Enerjisinin Katkısı Yüzde 2.5

Türkiye’de güneş enerjisiyle üretim de yükselişte. Güneş enerjisi üretimlerinin toplam tüketime desteği yüzde 2.5’e yükseldi. Verilere göre Türkiye 2 Bin 700 saat yıl içerisinde güneşlenme süresiyle ve 1500 kWh/metrekare yıllık güneş enerjisi ortalamasıyla güneş enerjisinden çok etkili bir şekilde yararlanabilecek bir konum içerisinde bulunuyor.

Güneş panellerinde mal edişte düşüş sağlanması ve panellerdeki verimliliğin artışı nedeniyle bu enerji üretiminde yatırımlar hız kazandı. 2014 yılında yalnızca 40 MW olan elektrik enerjisinin üretimi 2017 yılında 2060 MW’a yükseldi.

Jeotermal Enerjide Hızlanıyoruz

Ülkemizin enerji kaynaklarından bir olan jeotermal enerji potansiyelinin 31 Bin MW olduğu görülüyor. 2016 yılında toplamda güç içerisindeki payı yüzde 1 iken 2017 yılında 1.2 ‘ye yükseldi. Ülkemiz jeotermel enerjiyle elektrik üretiminde çok hızlı büyümekte olan bir konuma geldi.

Son zamanlarda ön planda yer alan biyokütle enerjisinin sektörde öncelikte olduğu görülüyor. Türkiye biyokütle atık potansiyelinin 8.5 milyon ton petrolle aynı düzeyde olduğu biliniyor. 2016 yılı içerisinde biyokütle enerjisi santralleri üretimi 468 MW olurken 2017 yılında 555 MW’a yükseldi.

Dünyanın Bor Merkezi Türkiye

Yakında yenilenebilir enerji bakımından yakıt olarak hidrojen yanında sodyum borohidrürün enerji sektörlerinde önemli bir paya sahip olması düşünülüyor. Dünyada bor rezervleri açısından yüzde 70’i ülkemizde yer almaktadır. Ülkemiz dünyada bor üretiminde ilk sırada yer almasına rağmen bor mamul ürünleri satışı itibariyle ABD’nin ardından ikinci sırada yer almaktadır.

Ülkemizde 2016 yılı içerisinde en fazla kurumlar vergisi ödemekte olan 100 şirket arasından 11 ‘i enerji sektöründen. Bu 11 şirketin ödediği vergi toplamda 2.5 milyar TL şeklinde açıklandı.

Yazar Hakkında

Ekolojist

Ekolojist.net - Çevreci Haber Sitesi

Düşüncelerinizi Paylaşın