Plastik üretimi her geçen gün daha da artıyor ancak dünya çapında üretilen plastiğin yalnızca %9’u geri dönüştürülebiliyor.
Bilim adamları 2014 yılında Hawaii plajlarında yeni bir taş buldu. Bu taş, kum, organik artıklar, volkanik kaya ve erimiş plastikten oluşuyordu. Bu nedenle bulunan bu taşa”plastiglomerat” adını verdiler.
Araştırmacılar, şimdiye kadar tüm dünyada üretilen plastik miktarını hesapladı. Kulağa çok fazla gelse de gerçek olan bu rakam; 1950’den bu yana 8.300 milyon ton. Bu miktarın 6.400 milyon tonu işlerliğini kaybederek atığa dönüştü. Oluşan bu atıkların yüzde 79’u düzenli depolama sahalarına ya da doğal ortama bırakılmakta, yüzde 12’si yakılmakta ve sadece yüzde 9’u geri dönüştürülmektedir.
Plastics News’in editörlerinden Donald Loepp, çalışmayı “etkileyici bir rapor” olarak nitelendirdi. Ayrıca şu ana kadar hiç kimsenin bu kadar kapsamlı bir çalışmaya imza atmadığına dikkat çekti.
Çalışmadaki en önemli istatistik, plastik üretiminin son bin yıldaki hızlı artışı olmakla birlikte, son 13 yıl içerisinde üretilen plastik miktarının bir önceki yarım yüzyıla eşdeğer olması olarak göze çarpıyor.
“Plastik geri dönüşümü ekonomisi zayıf ülkelerde problem yaratıyor.”
Petrolün kullanımı ve yaygınlaşması ile birlikte, plastik üretimi de artmıştır. Petrolden plastik üretmenin kolay ve uygun fiyatlı olması, tek kullanımlık plastik poşetlerin ve diğer plastik malzemelerin de üretilmesi ve yaygınlaşmasına sebep olmuştur.
Ambalaj şu an en büyük plastik pazarı ve hala fosil yakıtlara bağlı. Güney Amerika ve Asya’da gelişmekte olan ülkeler, son yıllarda plastik tüketiminin büyük çoğunluğunu oluşturuyor. Bununla birlikte ekonomisi zayıf olan ülkelerde geri dönüşüm oranının düşük olması plastik atıkların her geçen gün daha da artmasına yol açıyor.
Plastik üretiminde çevreye daha az zarar verecek petrol dışında alternatifler de denendi. 20. yüzyılın başında, bilim adamları, bitki kökenli karbon bazlı moleküllerden yapılmış plastiklerle denemeler yaptı. Örneğin Henry Ford, 1941’de “soya fasulyesi otomobili” tasarladı. Otomobil, soya fasulyesinden yapılmış sert bir plastik katmandan oluşuyordu.
Günümüzde mısır nişastası gibi biyolojik materyalden üretilen biyoplastikler bulunuyor. Ancak bu gelişmelerin henüz petrol bazlı plastik üretimini tamamen bırakmak için yeterli olmadığı söyleniyor.
Tüm bu nedenlerle devam eden plastik kullanımımız ile, Anthropocene döneminin jeolojik bulgularına plastiglomerate eklemeye devam edeceğiz gibi görünüyor.
Düşüncelerinizi Paylaşın